Sevgili Dostlarımız Filiz ve Ayhan Yörük ve Sevgili Kardeşimiz Müjgan Dörtköşe ile Urla Düzce köyündeki Artemis Lokantası’nda enginar yemekleri yedik ve Barbaros Köyü’nde Batuhan Bozkurt’un sanat evini gezdik.
Her sabah onları seyrederek deniz kenarında yürümek gerçekten çok keyifli oluyor. Bu sabah fotoğraf makinemi yanıma aldığım için bol bol fotoğraflarını çektim. Everest biraz sıkıldı ama paylaşıma değer kareler çekebildim.
Salt Lake City Akvaryumu sergilenmesi 4 farklı temayla hazırlanmış: Ocean Explorer, Discover Utah, Journey to South America, and Antarctic Adventure. Biz en çok okyanus balıkları ve bitkilerini sevdik. Bu rengarenk dünya o kadar güzel akvaryumlarla sergileniyor ki, akşama kadar bunları seyredebilir insan. Nitekim biz de, gün sonunda burada ikinci bir tur attık.
“Bence parkın en ilginç yanı puhu kuşlarının bulunduğu Puhu Ormanı oldu. Bu kuşların seslerini duyanlarımız olmuştur ama bu kadar çok çeşidi olduğunu gören az olmuştur diye düşünüyorum. Ayni zamanda bu kadar büyük olduklarını da bilmiyordum doğrusu. Özellikle bazı cinslerin dişileri gerçekten çok büyük. Eminim kırda bayırda karşılaşsanız çok korkarsınız!“
Maya Clark Planetarium’a bayılıyor. Salonlardaki muhteşem bilimsel deney ve uzay bilgilerinin sergilendiği köşelerde, birinden diğerine koşturuyor. Elektrik üretiyor, mevsimleri ve dünyanın dönüşünü gözlüyor, teleskoplardan bakıyor. Aslında buradaki bilgiler büyüklere de hitap ediyor. Özellikle gezegenlerin anlatımları ve bazı bilim gerçeklerinin deneysel sunumları çok başarılı.
Bugün öğleden sonra Ayşen’le, Cem’lerin evinin bulunduğu(16th Ave), şehrin kuzeydoğusundaki dağlarına yaslanmış mahallesinden(Greater Avenues) yürüyerek, Salt Lake City merkezine yakın bir seviyeye kadar(1st Ave) indik. Buradaki bir katedralin(Cathedral of Madeleine) bahçe duvarında 10 dakika nefeslenirken hemen önümüzdeki yaya kaldırımı çimenleri arasında kardelenler gördüm. Daha sonra parelel sokaklardan varyantlar çizerek eve döndük. Bu yaklaşık 3 saat süren etkinlikte, şimdilerde henüz ağaçlar yapraklanmadığından, mahallenin mimari yapısını belirleyen evlerin fotoğraflarını çekebildim.
Maya içeri girdikten sonra oktan çıkmış yay gibi fırladı. Bir oyun noktasından diğerine koşturuyor. Tabi biz de peşinden. Bir süre sonra biz onu izlemekten yorulduk, ama o yorulmadı. Aslında biz Ayşen’le yorulduk, yoksa Özüm ve Andrew hiçbir isteğini geri çevirmediler Maya’nın..
Günümüzün Sinema(IMAX), TV ve görsel bilgisayar olanakları o kadar muhteşem (Örneğin 3D) görüntüler sunabiliyor ki, hayvanat bahçelerinden çok daha güzel izleme yaratılabilir. Benim önerim, mevcut hayvanat bahçelerindeki yerlerinde hayvanların maket ve videoları ile yetinilsin. Böylece ziyaretçiler güzel havalarda eskisi gibi gezip bir şeyler çöplenebilir ve çocuklarını da hayvanlarla görsel olarak tanıştırabilirler. İlle de canlı olarak görmeleri de eksik kalsın!
Maya, Salt Lake City Foothill Village mevkiindeki The Little Gym isimli jimnastik salonunda kendi akranları ile hem spor yapıyor, hem de çok eğleniyor. Kuşkusuz burada öncelikle sporun kazandıracağı bedensel gelişimine katkıyı sağlayacaktır. Diğer taraftan, belki daha önemli olarak, toplum içinde uyum gösterme adına disiplin bilgisi ve saygılı olarak birlikte bir etkinliği sürdürme becerilerini yükseltecektir.
Salt Lake City’e bu gelişimizde UtahJazz’ın bir NBA maçını izlemek istedim. Fikstürü inceleyince, Houston Rockets’le oynayacakları bu akşamki maçın, burada kalacağımız bir ay içindeki en çekişmeli geçmeye aday maç olacağını tahmin ederek, Cem’e biletleri aldırdım. Ayşen’le erkenden gidip, hem küçük bir şehir turu attık, hem de bugünlerde ismi Vivint Smart Home Arena olan kompleksi gezdik.