– Ee Şinasi Bey, bütün bunları anladık diyelim; çocuklarınızı dilediğiniz gibi büyüttünüz diyelim. Peki evlenmek istediklerinde “Kız İstemeye Gitmeyecek Misiniz?”.
Bu soruyu yanıtlamak benim için hiç zor olmamıştır. Bir çok defa karşılaştığım bu soru karşısında daha ilk seferinde bile hiç düşünmeden, sanki böyle bir soru sorulduğunda ne cevap vereceğimi daha önce uzun süre düşünmüş de hazırlanmış gibi, hemen yanıtımı vermişimdir:
– Bakın açıkça ifade ediyorum, düğünlerine davet ederlerse mutlaka katılırım.
Bence düşüncelerimi tamamen açıklayan bu yanıt bazen yeterli gelmezdi ve soruyu soranlara biraz daha açıklama yapmam gerekebiliyordu. Bu da şu cümlelere benzer ifadelerle oluyordu:
– Bu söylediğiniz, kız istemek, bana göre çok ayıp bir şey! Benim asla yapamayacağım, hatta böyle bir ortamda bulunabileceğimi düşünemediğim bir durum. Yani çocuğunuza maddi bir eşya alır gibi, yani satın alır gibi, ya da köle, hizmetçi ister gibi bir duygu yaratır bende. “Allah Korusun”! Böyle bir duruma mecbur kalmak hiç istemem, yani bunun olmaması için kanımın son damlasına kadar mücadele ederim herhalde! Ve de diyelim ki, bunu yazarken bile tüylerim diken diken oluyor, çocuklarımdan böyle bir talep geldi, ki böyle bir şey olmayacağına yüzde yüz eminim, gidin kendiniz isteyin ne istiyorsanız diye başımdan kovardım herhalde onları. Ama ben inanıyordum ki onlar hayatta kendi ayakları üzerinde kalmayı başaracaklar ve günü gelip de aşık oldukları kızlarla evlenmek istediklerinde, onu da kendi istedikleri şekilde yaşayacaklardır. Bunun sonucunda bir düğün gibi bir kutlama daveti alırsam onlardan mutlaka gereğini yerine getireceğim.
“Allaha Şükür“ bu açıklamamı yaptığım bazı dostların dediği “Ee görecez bakalım!” ifadelerini boşa çıkardı çocuklarım. Zaten bundan en ufak bir şüphem yoktu. Hatta bu tartışmaları unutmuştum bile. Nereden biliyorum unuttuğumu, çünkü Ayşen hatırlattı: Küçük oğlumuz Can’dan beş yıl sonra evlenen büyük oğlumuz Cem’in düğün töreninden ayrıldıktan bir kaç gün sonraydı, bir sohbetimizde konu çocukların evliliklerine gelmişti, Ayşen lafı şöyle bitirdi:
– Ee Şinasi Bey, aynen dediğin gibi yaptın, oğullarının düğünlerine katıldın!
Birden o tartışmaları hatırladım ve gülümsedim. Evet, çocuklarımın düğünlarine katılmıştım. Onlar kendi ayakları üzerinde durdular, başarılı oldular, eşlerini seçtiler aşık oldular ve evlendiler. Eşleriyle yaşıyorlar ve başarılı olmaya devam ediyorlar. Tıpkı bizim düşündüğümüz, düşlediğimiz gibi. Biz de onları gururla izliyoruz. Ne mutlu bize…
Hepsi birbirinden güzel çocuklar, başarıların devamını dileriz.