Sabah Liz’le birlikte Ayhan ve Naim dostları alıp sisler, puslar içindeki İzmir’den hızla Bağyurdu’na vardık. Köyde oyalanmadan kendimizi doğanın koynuna, sonbahar manzaralarının içine attık! Bir yandan sohbet ediyor, bir yandan da bu güzellikleri izleyerek dere yatağından yürüyüşümüzü sürdürüyorduk. Aşağılarda kuru dere yatağı sadece çınar yapraklarıyla dolu iken, suyu ancak yukarılarda kızılcıklara doğru görmeye başladık. Ama siklamenler her yerde açmışlar, kuru sarı yaprakların arasında taze çimenlerin içinde yılın bu mevsiminin en belirgin doğal güzellikleri olmuşlar. Hangisinin fotoğrafını çekeceğimi şaşırdım desem yalan değil!
Yürüyüşe başladıktan 3 saat sonra pınara vardık. Suları tazeleyip güneşli bir yerde öğle molası verdik. Ayhan ateş yaktı ve beraberinde getirdiği temizlenmiş sardalyeler ile nefis bir ızgara yaptı. Gelirken topladığı taze mantarları da ızgarada pişirince, her doğa yürüyüşümde bir sandviçle geçiştirdiğim öğle molası bu defa tam bir ziyafete dönüştü.
Moladan sonra tekrar sularımızı tazeleyip inişe geçtik ve ayni sonbahar güzelliklerini yaşayarak etkinliği bitirdik. Pırıl pırıl açık bir havada, çınarların serin gölgesinde, siklamenlerin arasında yaptığımız bu harika sonbahar yürüyüşünde çektiğim fotoğraflardan seçtiklerimi aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
Not: Aşağıdaki fotoğrafları, herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.