Ilık ve yağışlı bir hafta sonuna doğru giderken PetkimTrek olarak Dededağ etkinliği yapmayı kararlaştırdık. Rehberimiz Zafer Gürhan rotayı Ovacık üzerinden “Çaldede” zirve ve Parsa diye belirledi.
Ovacık’tan yürüyüşe başladığımızda Saat: 9:30’u biraz geçmişti. Meyve bahçeleri ve üzüm bağları arasındaki yoldan dağa doğru yürüdük. Hava çok ılık, Gökyüzü bulutlarla kaplı. Yemyeşil doğa içinde tertemiz havayı soluyarak yükselirken çok güzel bir güne başladığımızı hissediyorduk.
Yukarılara doğru rüzgârın şiddeti artmaya başladı. Oldukça dik olarak yükseldiğimiz için Dededağı zirvesi kenarındaki gözetleme kulesini görmeye başladıktan sonra Ovacık düzlüğü iyice aşağılarda kaldı. Çaldede türbesine yakın bir noktada, yolun sol alt tarafında Dedenin Pınarı diye anılan çeşmeciği gördük. Hatta Atalay Karataş damlayan bir avuç suyu içti bile. Efsaneye göre Dede sevmediğine su vermezmiş!
Gözetleme kulesinin tel kapısı önünde fotoğraf çektik. Rüzgâr oldukça şiddetli olduğundan oyalanmadan türbenin yanına çıkıp, zirveye doğru devam ettik. En tepede rüzgâr o kadar şiddetliydi ki, fotoğraf çektirmek için dik durmak zordu!
Hemen zirvenin yakınındaki, fırtınalardan yükselemedi için çok büyük dallarıyla adeta büyük bir çadır gibi yayılmış bir çamın dibinde öğle molası verdik. Bu şiddetli rüzgârda doğal olarak çok korunaklı olamayan mola yerimizde fazla kalamadık. Zaten Bağyurdu’na kadar önümüzde çok uzun bir iniş vardı, mola keyfini uzatamazdık, yürüyüşe tekrar başladık.
Sırttan sırttan her iki tarafı da görerek yürüdük. Şiddetli rüzgâra rağmen, yeşil zeminde kardelenler çiğdemler arasında yürümek çok keyifliydi. Aşağılara indikçe orman örtüsünün arasında doğal olarak rüzgârın şiddeti kayboldu. Biz de hızımızı kesmeden Zeybek pınarına kadar devam ettik.
Sonradan yapılan yol çeyrek asır önceden beri bildiğim bu ünlü Dededağı mola yerini tarumar etmiş! Canımız sıkıldı ve ne pınar aradık ne de burada oyalanmak istedik. Zeybek pınarı noktasında yoldan ayrılarak büyük çınarların sıra sıra dizildiği Bağyurdu’na kadar devam eden dere yatağına indik.
Burası kuşkusuz çok başka bir dünya, zemin tamamen çınar yaprakları ile kaplı. Derede o kadar az su var ki, sadece birkaç yerde toprak üstüne çıktığını gördük. Muhteşem Çınarların bulunduğu bu vadi uzun bir film gibi sürdü. Sonunda Bağyurdu’nu gördüğümüzde toprak yola girdik. Sıcak havalarda bu kısımdan yürümek oldukça sıkıcı gelirdi, neyseki bugün hava serin olduğundan zorlanmadık.
Aralarda tek tük güzel taş evlerin bulunduğu Bağyurdu varoşlarından merkeze kadar yürüdük. Meydandaki bir kahvede çaylarımızı yudumlarken hem biraz dinlendik, hem de güzel bir etkinlik yapmanın verdiği keyfi hissettik. Bugün PetkimTrek olarak Ovacık-Parsa rotasında, öğle molası verdiğimiz Dededağ zirvesinden itibaren molasız 1200 metre iniş yaparak, toplamda 19 kilometreyi 7.5 saatte yürüdük.
Bu güzel etkinlikte çektiğim fotoğraflardan ve arkadaşların medyada paylaştığı fotoğraflardan seçtiklerimden hazırladığım albümü aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
Not: Aşağıdaki fotoğrafları herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri
yönünde izleyebilirsiniz.
Bugüne kadarki Dededağı etkinliklerimin listesi:
Sıra | Tarih | PARKUR | REHBER |
674 | 4 Şubat 2018 | Ovacık,Zirve,Zeybek Pınarı,Bağyurdu | Zafer Gürhan |
642 | 13 Kasım 2016 | Yenikurudere,Dededağı,Bağyurdu | Zafer Gürhan |
612 | 14 Aralık 2014 | Bağyurdu,Zeybek Pınarı | Ümit Yılmaz |
539 | 29 Ocak 2012 | Bağyurdu,Zeybek Pınarı | Hüseyin Keçeci |
537 | 11 Aralık 2011 | Bağyurdu,Zeybek Pınarı | Abdurrahman Dağlı |
508 | 12 Aralık 2010 | Yenikurudere,Dede Dağı | K.Erçelebi-A.Ece |
502 | 24 Ekim 2010 | Bağyurdu,Zeybek Pınarı | Ayhan Yörük |
465 | 26 Ekim 2008 | Bağyurdu,Zeybek Pınarı | Yusuf Çilengir |
375 | 15 Aralık 2002 | Yenikurudere,Zirve,Bağyurdu(16km) | Kamer Erçelebi |
366 | 17 Mart 2002 | Bağyurdu Hamzababa,Ovacık Yaylası,Sinancılar | A.Günay-M.Öz |
359 | 28 Ekim 2001 | Bağyurdu,Zeybek Pınarı (8km) | Mustafa Tanrıkulu |
344 | 25 Mart 2001 | Yenikurudere,Zirve,Bağyurdu(16km) | K.Erçelebi-A.Ece |
338 | 17 Aralık 2000 | Bağyurdu,Zirve | Yusuf Çilengir |
310 | 23 Ocak 2000 | Bağyurdu,Dede Dağı | M.Kaya-S.Şanlıtürk |
282 | 21 Şubat 1999 | Yenikurudere,Zirve,Bağyurdu | Kamer Erçelebi |
265 | 19 Nisan 1998 | Bağyurdu,Zeybek Pınarı (8km.) | Asım Naycı |
257 | 11 Ocak 1998 | Yenikurudere,Zirve,Bağyurdu(16km) | Atilla Ece |
225 | 23 Mart 1997 | Bağyurdu,Zirve (18km.) | Asım Naycı |
215 | 29 Aralık 1996 | Bağyurdu,Zirve | A.Naycı-E. Sazcı |
203 | 13 Ekim 1996 | Bağyurdu,Zeybek Pınarı | Fikret Demirbaş |
118 | 30 Ekim 1994 | Bağyurdu,Zeybek Pınarı,Zirve | Kani Çelikel |
79 | 24 Ekim 1993 | Bağyurdu,Zeybek Pınarı,Zirve | Kani Çelikel |
39 | 8 Kasım 1992 | Bağyurdu,Zirve | Kani Çelikel |
10 | 3 Kasım 1991 | Bağyurdu,Zeybek Pınarı,Zirve | Kani Çelikel |
Dün Zafer’in konu ettiği Bilge Umar’ın Türkiye’deki Tarihsel Adlar isimli kitabında Parsa ile ilgili olarak yazılanları AYNEN veriyorum:
” Yukarıda Parsa, No. 2’de sözünü ettiğimiz Parsa Köyünün ilkçağdaki adının Parsada olduğu, orada bulunan bir yazıtla kanıtlanmıştır (Zgusta, s. 472). Parsada adı, Parsanda’nın aynıdır (karş. Milawanda yerine Milawada/Milada, Adanda yerine Adada, Amanda yerine Amada, Munda yerine Muda vb.); dolayısıyla Parsawanda/Parsanda/Parsada, Pars’lı demektir ve kuşkusuz Ana Tanrıça’yı kasteder (bkz. Parsa Sözcüğü, Parsa No.8; ayrıca, wanda). Parsa Köyünün bulunduğu Batı Lydia,Manisa Dağındaki Ana Tanrıça kabartmasının, Magnesia adının ve Amanara/Yamanlar Dağı adının kanıtlandığı üzere, Ana Tanrıça tapkısının en güçlü olduğu bir yöre idi.”