Yiğitler’de kahvaltı keyifleri bittikten sonra B Grubu olarak köyün içinden yürüyüşe başladık. Dağa doğru ilerleyip çabucak doğaya çıktık.
Yemyeşil bir zemin içinde yükselişimizi sürdürdük ve daha ilk adımlardan itibaren kırmızı laleleri gördük. Kendi izlenimim olarak ifade ediyorum ki, Ege’de kırmızı yaban laleleri en çok karşılaşılan mor, pembe ve beyaz olanlarına kıyasla daha az bulunurlar. Hemen yürüyüşün başında onları gördüğümde daha pek çoğuna rastlarız diye sadece birkaç tane fotoğraf çekmiştim. Ancak sonra pek çok lale ve diğer dağ çiçeklerini görmemize karşın kırmızılar bir daha gözükmediler!
Yenikurudere’ye doğru tepeden tepeye yürüyüşe devam ederken aslında hep tırmandık. Fotoğraf çekme merakım nedeniyle sık sık geride kalıyordum ama sonrasında biraz hızlanıp grubu yakalayabiliyordum. Bu başlangıçta sorun olmazken tırmanış kesintisiz sürdüğünden bir süre sonra gruba yetişmekte zorlandığımı hissettim.
Önce bu durumumu, bir akşam önce Foça balık restoranındaki her zamanki miktarımdan biraz fazla kaçırdığıma(!) yorduysam da, sonradan yaptığım değerlendirmede bu rotayı biraz küçümsemiş olduğumu farkettim. Oysa bu etkinliğin bu sezon çıktıdığım İzmir’in belli başlı zirvelerinden daha uzun tırmanış içerdiğini, ancak ertesi günkü karşılaştırmalarımdan anladım ve yazı sonuna bu değerlendirmemi ekledim.
Tekrar tırmanışa dönersem, yağmur yağmıyordu ama rüzgar oldukça sert esiyordu. Buna karşın burada doğa harika! Yalnızca yemyeşil zemindeki laleden kardelene kadar çiçekler değil, çevremizdeki dağ ve tepelerin sisli manzaraları da çok muhteşemdi. Genelde sırttan yürüdüğümüzden ve bütün yapraklarını dağa sermiş meşeliklerden geçtiğimizden, manzarayı panoramik olarak rahatça görebiliyorduk. Bu da bize, çok ayrıcalıklı bir rotadan yürüdüğümüzü hissettiriyordu.
En yukarılara geldiğimizde artık bir U yapıp geriye döneriz diye bekliyordum ki, Rehberimiz Halil Demir öğle yemeği için bir kayalığın dibinde mola verdi. Aslında burası hiç de korunaklı bir yer değildi, ancak hiç kimse şikayetçi olmadı. Hemen bir kayaya ilişip beraberlerinde getirdikleri yiyecekleri yemeye başladılar. Rüzgar ve soğuğa rağmen hiç yakınan yok, keyifle yemekler kaşıklanıyor!
Ben de bir taşa oturup bir süre dinlenmeyi tercih ettim. Zira yorgunluk hissediyordum ve iyice giyinmeme karşın ısınamamıştım. Arkadaşlarımın çoğu çok da fazla giyinmeden oturabiliyorlardı. Gençlik bu işte dedim ve bir süre onları seyrettim. Sonra, gün ilerleyince açlık hissedebileceğimi düşünerek sandviçimi yemeye zorladım kendimi.
Mola uzun sürmedi, zira bu yükseklikte sert rüzgar üşütüyor. Hemen toparlanıp dimdik inmeye başladık. Önce patika gibi bir rotadan alçalırken, bir süre sonra çok dik yerlerden, en uygun geçişleri kollayarak inişi sürdürdük. Bazı yerleden inmek biraz sıkıntılı olduysa da, grupta çok güzel bir yardımlaşma olduğundan, bir problem yaşamadan en aşağılara kadar inebildik.
Nihayet nispeten daha az eğimli bölgelere indiğimizde geriye bakıp indiğimiz yerlerin dikliğine çok şaşırdığımı söylemek isterim. Aslında böyle bir inişin haftasonu yürüyüşü için biraz fazla olduğunu düşünüyordum. Ancak sonradan öğrendiğime göre, eğer hava durumu böyle uygun olmasaymış, örneğin yağmur başlasaymış rehberimiz daha az riskli bir rotadan dolanarak inişi yaptırmayı düşünüyormuş.
Bu zorlu inişten sonra Yiğitler tarafına yönelerek inişi sürdürdük. Bir süre sonra solumuzdaki derin vadinin en dibine kadar inip dere boyunca Yenikurudere yoluna paralel olarak devam ettik.
Vadi boyunca uzun süre şırıl şırıl dereyi ve yosun kaplı çınarları izleyerek yürüdük. En sonunda, vadiye yapılacak barajın inşaat bölgesine geldiğimizde, köye giden yola ulaştık. Bundan sonraki birkaç kilometre yolu asfalttan yürümemek için rehberimiz aracı buraya sevkettirdi. Kendi hesabıma, oldukça fazla yorgunluk hissettiğimden, bu düzenlemeye memnun oldum.
Bu güzel etkinlikte çektiğim fotoğraflardan ve arkadaşların medyada paylaştığı fotoğraflardan seçtiklerimden hazırladığım albümü aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
Not: Aşağıdaki fotoğrafları herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.
Not: 2017 Ekim ayından Bugüne kadar sezon boyunca katıldığım 16 etkinlik içindeki son 7 zirve çıkışında katedilen tırmanma yüksekliklerini mobil bilgisayarımdaki Wikiloc uygulaması ile kaydetmiştim. İnceleme sonunda görülebileceği gibi, en fazla yükseklik kazanılan tırmanış bugünkü etkinliktedir ve örneğin İDADİK Dumanlıdağ zirve etkinliğinin neredeyse 2 katıdır!
Tarih – Parkur ve zirve çıkışında kazanılan yükseklik:
04.03.2018 – (İDADİK)Yiğitler’den Yenikurudere sırt – 1047 mt
25.02.2018 – (PetkimTrek)Beşpınar’dan Spil Çırpıcı Dede – 602 mt
18.02.2018 – (İDADİK)Kemalpaşa Balık Çiftliği’nden Nif Zirve – 954 mt
04.02.2018 – (PetkimTrek)Ovacık’tan Dededağı Zirve – 677 mt
07.01.2018 – (PetkimTrek)Payamlı’dan Çatalkaya – 457 mt
31.12.2017 – (İDADİK)Çukurköy’den Dumanlı Zirve – 537 mt
24.12.2017 – (PetkimTrek)Evka-2’den Yamanlar Batı Zirve – 532 mt
..
THE WALK WITH IDADIK FROM YİĞİTLER TO DEDEDAĞ YENİKURUDERE – Mar.4, 2018
I attended the İdadik Group B Walk event, which was planned from Yiğitler to Yenikurudere in Dededağ slopes on Sunday. For the first time this season, it was raining when I left the house in the morning. Then I thought it was going to rain all day, luckily it never happened. When we arrived at Yiğitler, the rain had stopped and not a drop fell until the end of the day.
After finishing the breakfast pleasures in Yiğitler, we as Group B started walking through the village. We reached the nature easily by moving towards the mountain.
We continued to rise on the green ground and even on the first step we saw red tulips. In my experience I declare that red wild tulips are rarely found in Aegean if you compare them with the more abundant purple pink and white ones. I only took a few photos of them at the beginning of the walk, since I thought we would see more later. But although we saw many tulips and other mountain flowers, the red ones were never seen again!
While continuing to walk from hill to hill towards Yenikurudere, we actually climbed constantly. I was often lagging behind because of my photography hobby, but later on, I was able to catch up with the group thanks to my momentum. While this was not a problem at the beginning, I felt that it was difficult to catch up with the group after a while as the climb continued uninterrupted.
First I thought that the reason for this situation was that I had drunk more than usual at Foça Fish Restaurant the evening before yesterday, then after making an assessment I realized that I did not know the difficulty of the route. Actually in next day with my compares I understand that this event has the longest climb comparing with my summit events in this season and I added this evaluation at the end of my article.
Let’s go back to the climb, there was no rain but the wind was really very strong. However, nature was wonderful here! Not only were the flowers from the tulips to the snowdrops, but the foggy views in the mountains and hills were also wonderful. We could easily see the view as we crossed the hills covered with sparse oak trees spreading their leaves everywhere. It made us feel like we were walking this very privileged route.
When we reached the top, I was expecting that we would return by drawing U, our guide Halil Demir announced that he had a lunch break in a rocky place. Actually, this was not a sheltered place, but nobody complained. They immediately sat down on a rock and started eating the food they brought. Despite the wind and cold no one complained, the foods were spooned with pleasure!
I preferred to get rest a while by sitting a stone. Because I felt very tired and didn’t get warm even though I was wearing a lot. Most of my friends were sitting without wearing too much. I said this is the youth and I watched them for a while. Then, thinking I might feel hungry as the day goes on, I forced myself to eat my sandwich.
The break did not last long, because the rapid wind made us cold at these high altitudes. We gathered immediately and started to descend very steep. First we were descending in a route like a path, after a while we continued descending in a very steep area looking for suitable passages. Although there were some troublesome areas for descending, we were able to descend at the lowest places without any problems, as there was very good solidarity within the group. Lastly, I would like to say that I was stunned by the steepness of the area we descended while looking at the area we descended from a relatively less steep place.
Actually, I thought this descent was a bit difficult for a weekend hike. However, as I learned later, if the weather was not as favorable as it is today, for example if it started to rain, the guide had planned to make the descent with another less risky route.
After this difficult descending, we headed towards Yiğitler and continued the descent. After a while, we went down to the deepest part of the deep valley on our left and continued along the creek parallel to Yenikurudere Road.
We walked along the valley for a long time, watching the plane trees covered with moss and the the chirping creek. When we finally arrived at the construction site of the dam to be built in the valley, we reached the road leading to the village. Our guide asked the vehicle to come here in order not to walk the last few kilometers on the asphalt road. Honestly, I was happy with this arrangement because I was feeling very tired.
You can watch the album I prepared from the photos I took at this event and the photos shared by my friends in the media from the link below.
Note: To watch the photos below, you can click on any of them and watch them in the direction of the arrow in the pop-up window or by using the arrow signs on your keyboard.