PetkimTrek Karya Yolu 2018 Yılı Ekspeditasyonu’nda 3. Günümüz. Bu nedenle artık mevcut sıcak hava şartlarına alıştık sayılır. Bugün Bozalan köyünden başlayarak Güneybatı istikametinde Gökova körfezine doğru yürüyeceğiz. Rotamız üstünde olan Gökbel Köyü’nü geçip denize ulaşacağız. Sonrasında sahilden Çakıllıyalı’ya kadar yürüyeceğiz. Eğer vakitlice oraya ulaşabilirsek, denize girmeyi de hayal ediyoruz. Bu nedenle çantamıza mayo ve havlularımızı aldık.
Ören Alarga Motel’de kahvaltı yapıp aracımızla Bozalan köyüne geldiğimizde saat 9:00’u geçiyordu. Mütevazi bir takın altından geçip Atatürk büstünün yanında yürüyüş giysi ve çantalarımızı düzenledik. Saat 9:30 olmadan, köye göre sol tarafa doğru yöneldik ve Karya Yolu işaretlerini takip ederek rahatça yolumuza devam ettik.
Bugün hava düne göre sanki daha güzel, belki de daha ziyade ağaçlı bölgelerden geçtiğimizdendir. Sağ tarafımızdaki yeşillikli tepelere bakarak ilerledik. Bir çeşme başında kısa bir mola verdikten sonra, gene çoğunlukla ağaçlar altından, güzel patikalardan yürüdük.
Baharı yaşayan doğa içinde yürüyüşe devam ederek yol aldık. Bir süre sonra Gökbel köyünün evleri gözüktü. Bir kahvede biraz dinlenip, soğuk bir şeyler içtik, köylülerle sohbet ettik. Sonra tekrar yürüyüşe başladık ve denizi görünceye kadar, yeşillikler içinden rota işaretlerini bularak etkinliği sürdürdük.
Tam deniz kenarına ulaştık derken, birden bir bina inşaatı ve rotamız üzerinde yol çalışmaları ile karşılaştık! Şantiyede çalışanlar buradan geçişin zor olduğunu ileri sürseler de, biz inşaatın içinden ilerleyip kayalar üzerinden kendimize bir yol bulup sahile indik. Bu güzel sahillerin ve yeşil doğanın böyle hoyratça kullanılması canımızı sıktı.
Muhteşem manzaralı sahilden yürüyerek tekrar yola çıkıp rotamızı bulduk. Mazıköy denilen yerleşimin içinden geçerek sahile ulaştık. Deniz keyfi yapanlara bakarak kumsalda yürürken, buralarda oyalanamayacağımızı bildiğimizden, pırıl pırıl denizi seyretmekle yetindik!
Bir patikadan denize bakarken zıpkınla balık kovalayan bir adam gördüm. Su o kadar berrak ve muhtemelen soğuk değildi ki, adam slip mayo ile yüzüyordu. “Herhalde şu an Dünyanın en mutlu insanı bu adamdır!” dedim yürüyüş arkadaşıma.
Artık hep denize paralel olarak, kimi zaman sahilden, kimi zaman koyları bağlayan patikalardan yürüyoruz. Sonunda vardığımız Çakıllıyalı olmasını beklediğimiz sahil, meğer sondan bir önceki İnceyalı imiş! Zaten buradaki sahil çakıllı değil, iri kumsaldı. Kendi hesabıma söylüyorum, iyice yorulmuşum, hayal kırıklığı oldu. Çaresiz yürüyüşe devam ettik. Neyse ki sadece bir sonraki koya kadar gideceğiz.
Hedefimizdeki Çakıllıyalı’ya ulaştığımızda saat 16:00’yı geçiyordu. Sahil boyunca ilerleyip beğendiğimiz bir tesiste yürüyüşü bitirdik. Kimimiz hemen biraları ısmarladı, kimimiz mayosunu giyip denize koştu. Ben de, önce denizi tercih edenlerdendim.
Kısa süren deniz sefasından sonra soğuk bira bütün yorgunluğumu bitirdi diyebilirim. Yalnız bir problem vardı, şantiyeden geçip sahile inerken kayalık bölgede kayıp düşmüştüm; elimi yere dayanama karşın omuzum incinmiş, ağrısından rahat kulaç atamadım.
Wikiloc’a göre bugün 14.38 km yürümüşüz. Bu zevkli etkinlikte çektiğim fotoğraflardan ve arkadaşlarımın medyada paylaştığı fotoğraflardan seçtiklerimden hazırladığım albümü aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.