Bugün LosAngeles’den ziyaretimize gelen küçük oğlumuz Can ve eşi Kamer’i Salt Lake City Hava Limanı’ndan uğurladıktan sonra kalan zamanı değerlendirmek üzere bir doğa yürüyüşü yapmak  için daha önce de gittiğimiz Red Butte Garden civarındaki patikalarda yürümeye karar verdik. Cem, Ayşen’le beni otomobille patika başlangıç yerine bıraktığında saat 13:10 olmuştu bile. Programımız, dönüşte geceye kalmayacak kadar dağda tırmanmak ve tekrar patika başlangıç noktasına gelince bu defa 10 km’lik yolu yürüyerek eve dönmek. Böylece kısa bir hiking etkinliğine bir şehir yürüyüşü ekleyerek hiç olmazsa bir B ayarında yürüyüş yapmış  olacağız.

Red Butte Trails başlangıç noktasında altımetreli saatim 1620 metre yükseklik gösteriyordu. Oyalanmadan yürüyüşe başladık. Hemen karşımızdaki vadilerden ortadakinden başlayarak sola doğru yükseldik. Tırmandıkça Salt Lake City aşağılarda kalıyordu. Şehrin batısıdaki sıradağların karlı zirveleri üzerindeki bulutların arasından ışıyan güneş, halen ortalığı çok iyi aydınlatıyordu. Hava sıcaklığı ve zemin yürümek için tek kelime ile harikaydı. Sadece Ayşen’in mızırdanmaları canımı sıkıyor: “Ne olur, geceye kalmadan dönelim!” Oysa amacım, yukarılarda sipsivri görünen tepenin sağındaki boyuna  kadar ulaşıp dağın öbür tarafına bakıp, buraya bir daha erkenden geldiğimizde nerelere kadar ulaşabilirizin planlarını yapmaktan ibaret.

Patikada yükselmeye devam ederken birden sola doğru bir başka patikanın ayrıldığını ve bizim önümüzden gidenlerin o tarafa doğru yöneldiklerini ve bazı köpekli çocuklu grupların oradan döndüklerini görünce bizim de merakımız artıyor. Patikadan sola yukarı devam ederek şehri çok güzel gören bir bakma noktasına ulaşıyoruz. Buradaki kayalardan oturma yerleri yapılmış. Birden Google Earth haritalarındaki “Ston Chairs” olarak işaret edilen yere geldiğimizi anladım. Bu noktada Salt Lake City’in panomarik bir fotoğrafını çekip geriye dönerek tekrar patikaya girdik.

Yukarılara doğru meşeler çoğalmaya başladı. Kırmızı kahverengi kuru yapraklarıyla dağı kızıla boğan ağaçların altındaki patikadan devam ederek 2000 metreye ulaştığımızda saat  15:30 olmuştu. Bu durumda boyuna ulaşma planımdan vazgeçerek kısa bir moladan sonra dönmeye karar verdik.

Dönüş yolunda karşımızdan gelen güneşin ışınları meşe yapraklarını iyice kırmızıya çevirerek güzel manzaralar veriyordu. Ayşen’in  meşe dalları arasından birçok fotoğrafını çektim. İyice aşağılarda, şehrin üstündeki bulutların ince bir aralığından sızan güneş ışınlarının  birazdan ortalığı daha fazla aydınlatamayacağını mesajını dikkate alarak dağdan çıktık.

Bu noktadan sonra eve yürüyerek gideceğimiz için önce ayakkabılarımızı değiştirip kıyafetimizi ayarladık. Sonra oyalanmadan artık iyice öğrendiğimiz geniş yolların kenarındaki uygun yaya kaldırımlarından yürüyerek  Saat 18’de eve ulaştık. Böylece 3 saat dağda ve 2 saat de şehirde yürüyerek güzel bir etkinlik yapmış olduk.

Bu etkinlikte dağda çektiğim fotoğraflardan seçtiklerimden hazırladığım albümü aşağıda izleyebilirsiniz.

Not: Aşağıdaki fotoğrafları, herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.