“NOT: Bu yazı, Blog Sayfamda yazmaya başlamadan önceki yıllarda, her doğa sporları etkinliğimden sonra kendim için hazırladığım notlardır. Bu notlarımı tükenmez kalemle, yani herhangi bir düzeltme yapmadan, bir çırpıda ve ağırlıklı olarak tek bir sayfada bitiriyordum. Neticede bunlar, ileride sadece benim okuyacağım “KENDİME NOTLAR” başlığı altına toplanabilecek, adeta işlenmemiş HAM yazılardır; ancak bu haliyle dahi ismi geçenler için anıları tazeleme tadı verebilmektedir.“
” 28.01.1996
Manisa’dan SPİL – Beşpınar Köyü
Saat 8:00’den önce Konak’ta olduk Ayşen’le. Yusuf bizi bekliyor: Can’ın dağ ayakkabısını getirdik ona. Grup gelince Manisa’ya yola koyulduk.
9:15’te Manisa’da Ağlayan Kaya Tiyatro yapısını geçtikten sonra Atatürk Işıklı panosu yakınında 8 kişi taşıtlardan indik. İdadik B grubu yoldan çıkacaklar ve yürüyüşe bizim patikanın yolla buluştuğu park alanından başlayacak.
Hemen yürüyüşe başladık. Daha doğrusu tırmanışa. Önde Muharrem Kaya. Hava sisli. Dün epeyce yağmur yağmıştı. Ayşen ile çizmelerimizi giydik. Siste tırmanıyoruz. Muharrem sisi geçmek için molasız tırmanışı sürdürdü. Ancak sisten kurtulamadık. Manisa da sis altında. Patikadan sağa vurduk ve Akropola çıktık. Tepede yarıya kadar taş toprak doldurulmuş sarnıcı gördük. Devam ettik. Ancak nasıl olduysa aynı noktaya döndük. İkinci defa akrapola çıkmadan doğru ilerledik. Sis hala bitmedi. Yola doğru biraz azaldı. Yoldan 5 dakika yürüyüp park yerine geldik.
B grubu buradan başlamış. Yürüyüş patikası yazan bir levhanın önünde Muharrem bize çekirdekli kuru üzüm ikram etti. En arkada Ahmet Asım imiş sürekli inşaatını anlattı. Yeni emekli olmuş bir bey. Konuştuğu Mehmet Sinan’ın Çanakkale’den arkadaşı şimdi Opel ticaret veya satış müdürüymiş. Bize geldiğini ve Sinan’ın kızlarını getirdiğini hatırladı. Ve bize de hatırlattı. Diğer iki kişiden birisi Ayşen yaşlarında sessiz bir bayan. İsmi Hatice imiş. Yusuf söyledi. Diğeri de gene 50 civarında bir bey. İsmi Ahmet. Sessiz ve uyumlu bir grup. Yoldan sonraki patika ağaçlar içinde çok güzel bir yol. Epeyce sonra ulaştığımız çeşme kuru. Kanyona iyice yaklaşınca nihayet sisi geçiyoruz. Sis boğazdan yukarı doğru gitmeye çalışıyor. Bu bölgede Muharrem çok hızlı. Düz diye bastırıyor. Ayşen zorlanıyor ve geride kalıyoruz. Çantasını almama rağmen zorlanıyor. Önde Yusuf ve Muharrem sohbeti koyulaştırıyorlar. Kanyonun sonunda yukarı doğru gene zorlanıyor Ayşen. Ve sonunda çeşme başına varıyoruz. Saat 12:45. Demek ki 3 saat 30 dakikada gelmişiz.
Yarım saat mola veriyoruz. Yerler kar ve islak. Fazla oyalanmıyoruz ve yoldan Atalanla çıkıyoruz. Atalanı çok kalabalık; pek çok otomobil var. İnsanlar kar ile oynuyorlar. Yer yer karlı bölgeler var. Çok hafif sisli. Eski gazinoyu geçip kır gazinosuna gidiyoruz. B grubu yok. Ayşen’i gazinoda bırakıyoruz ve zirve yapmak üzere yola koyuluyoruz. Hemen gazinonun sağından ağaçlıklı bölgeye doğru ilerliyoruz hafif yükselerek. Buralarda kar biraz daha çok. Epeyce yürüyünce zirvenin sol tarafta kaldığını görüyoruz. Aramızda derin bir kanyon var. Bulunduğumuz yükseklik 1375 metre. Yeterli bulup geri dönüyoruz. Saat 16:00 civarında gazinodayız.
Ayşen’i alıp Beşpınar’a doğru yürüyoruz. Ayşen gazinoda Dr.Cengiz’i görmüş. Bir süre yoldan yürüyoruz. Sonra sola vuruyoruz. Biraz yükseldikten sonra tekrar aşağı yönelip yoldan köye giriyoruz. Hava gene sisli. Saat 17:05. Köy kahvesinde çay içiyoruz. İdadik’ten dağcı Mehmet ailesiyle beraber. Bize meyva ve Kahve ikram ediyor. Vedalaşıyoruz. Minibüste Muharrem ile sohbet ediyorum. Ayşen hafif uyukluyor. 19’da evdeyiz. “