ÇIKRIKÇI BAHÇIVAN (1963)

Çocukken yaşadığım bir anımı yazmak istiyorum. Ortaokul birinci sınıftaydım. O zamanlar Samsun’da yaşıyorduk ve babam, eski ifadeyle Samsun Sanat Okulu müdürüydü. Babamın mesleğini yazıyorum, çünkü bu anıda bunun bir önemi var.

Diğer kardeşlerimin aksine evden pek çıkmayan, dersleri ile meşgul bir öğrenciydim. Ama arada sırada futbol oynamak için mahalle arasında “Koren”denilen etrafı duvarlarla çevrili park gibi bir yerde çocuklarla buluşurduk.

Bir defasında oyun içindeyken şiddetli bir düşme sonunda omzum çok ağrımıştı.Zamanla geçer diye düşündüysem de ağrı geçmedi. Daha sonra sancı artınca artık bunu herkese ilan etmek zorunda kaldım. Dayanamayacak noktalara geldiğimde babam beni doktora götürdü. Hastanede yapılan röntgen çekimleri ve diğer muayeneler sonunda ameliyata karar verildi.

Omuz ameliyatım için konuşurken komşumuz Niyazi Bey, aynı zamanda babamın sanat okulundan öğretmen arkadaşıydı, beni bir çıkrıkçıya götürmeyi önerdi. Babamsa bunu ‘Yaa Niyazi Bey, hangi devirde yaşıyoruz?’ gibilerden karşıladı. Ancak Niyazi Bey çok ısrarcıydı ve babam da kendisine çok saygı duyardı.

Ve sonunda kabul etti ve beni Niyazi Bey’in tavsiye ettiği Sanat Okulu yakınındaki Metroloji ile ilgili bir resmî kurumun bahçıvanına götürdü. Bu adamcağız bizi çok nazik karşıladı ve biraz konuştuktan sonra bana yaklaştı. Omuzumu incelerken çok ani bir hareketle bir hamle yaptı. Acıdan avazım çıktığı kadar bağırmıştım. Çok şiddetli bir sancı sonunda birden ağrı kesildi. Ağrı yerini hissediyordum ama o canımı yakan sancı gitmişti. Duruma inanamadım.

Bu olay hem bana ve eminim ki hem de babama çok ilginç gelmişti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir