Bu güzel tutkunun insan yaşamını tehlikeye atmaması için dağcılığı çok ciddiye almak gerekir. Doğada yapılan günübirlik yürüyüşlerden daha yükseklerde çeşitli mevsimlerde yapılan dağcılık etkinliklerine kadar her kademedeki aktiviteler gerekli bilgi, doğru malzeme ve deneyimli rehberler önderliğinde yapılmalıdır. Her ne kadar ülkemizdeki bazı ünlü dağcılar “risk olmadan dağcılık olmaz” deme sorumsuzluğunu göstemişlerse de, insan hayatı her şeyden önde geldiğine göre, dağcılık etkinliklerini planlarken temel yaklaşım riski en aza indirmek olmalıdır.
Dağcılık etkinliklerinde riski en aza indirmenin ilk şartı, etkinliğe katılan sporcuların dağcılık eğitimlerinin yeterli olmasıdır. Bu eğitim yapılacak etkinliklerin niteliğine göre kolaydan zora doğru kademe kademe sahip olunması gereken dağcılık bilgileridir. Ülkemizde bu konuda dünyaya örnek olacak yönetim kararını, Yönetim Kurulu Başkanı olduğum dönemde İzmir Dağcılık ve Doğa Sporları İhtisas Kulubü(İDADİK) almıştır: İDADİK 1997 yılından beri düzenlediği yüksek dağ etkinliklerine, etkinliğin niteliğine göre gerekli Dağcılık Eğitimini almış üyelerini götürmektedir.
Bugün ülkemizde Türkiye Dağcılık Federasyonumuz ve pek çok köklü dağcılık kulübümüz temel ve ileri dağcılık kursları ile üyelerini eğitmektedirler. Kulüpler işte bu eğitim kademelerinden geçen dağcılariyla kulüplerinin dağcılık etkinliklerini yapmalıdırlar. Bu konuda bir atlama veya ihmal olmaması için yapılacak iş, tıpkı İDADİK gibi, resmi ve sivil dağcılık kulüplerinin, bu eğitim zorunluluğu kararını tüzük ve yönetmeliklerine yazarak hassasiyetle uygulamalarıdır. Böylece dağcılık örgütlerimiz, insanlarımızın bilgilenmeden ve dağcılık becerilerini geliştirmeden yüksek dağlara gitme heyecanlarını, insan yaşamının değerini ön plana alacak şekilde kanalize etmelerini sağlayacaktır.
Dağlarda can kaybı olmaması için, her türlü dağcılık ileri eğitim ve arama/kurtarma örgütlenmelerinden önce, İDADİK örneğinde olduğu gibi, bütün dağcılık kulüp ve teşkilatları yüksek dağ etkinliklerine katılmak için öncelikle dağcılık eğitimi şartını zorunlu hale getirmelidirler. Bu konuda taviz vermeyecek yönetimler insan yaşamının kutsallığına en değerli katkıyı yapmış olacaklardır.
bence dağcılık yapmak istiyenlere eğitim mecburi değil , dağcılık yapmak çütrük raporu alamayan herkese mecburi yaptırılmalıdır. kişler kondüsyon gruplarına göre dağcılık aktivitelerinde etkinlik ve zorluk derecelerine göre gruplandırılarak en azından okullarda ve askerlikte bu spor ve eğitim hem de çadırlı da olmak üzere ( zaman zaman ) mecburikılınsa ne güzel olur değil mi ?
filmlere görüyoruz. Birinci ve 2. dünya savaşlarında almanların işgalinde kalan dağlık ülkelerde avruada dieniş kuvvetlerinin nasıl dağlarda düşmana karşı hazır eğitimli bir fizik gücü ile karşı koyabildiklerini ve yprattıklarını ve kendilerine yardıma gelen diğer kuvvetlerle birlikte güç birliği yapabildiklerini görüyoruz. eğer bu insanlar hımbıl olmuş olsalardı bu işleri yapaamzlardı. insanın ne zaman karşısına çıkacağı belli olmayan fizik zorlamalarına ve sınavlarına ve dayanıklılık testlerine karşı her zaman hazır olması kadar güzel bir şey olamaz herhalde..
(Temel Tarcan’in yorumuna cevaben) O zaman herkese zorunlu komando egitimi!.. 🙂
Bir iş bir insana iki türlü yaptırlır.1. si zorla ( kalıcı olmaz ) 2. sevdirerek( ya sevmez ise – demekki o zaman sevdiremediğimiz için suç yine bizde demektir.)
Cem sen şaka da olsa her şakada bir gerçek payı vardır gerçeğinden hareketle galiba bana cevap verdiğin satırlarımı iyi anlamadın veya anlamaya fırsat bulamadan acele cevap verdin.
zorunlu komando eğitimi şimdilerde sadece askerlikte oluyor. O da komando seçilenlere ..
eskiden belki bir partinin kurduğu eğitim kapmlarında oluyordu. o da tam zorunlu değildi . herhalde . çünkü istemeyeni o partiye zorla kimse sokmuyordu.şimdi artık o da yok.
Ben zorla bir şeyin yapılmasını düşünen bir yere- şaka yollu da olsa konuyor isem – bu benim hatam herhalde …Düşündüğümü güzellik uğruna açık gönüllülükle ifade etmekten çekinmemiş olmam nedeniyle kabahati yine sende değil kendimde görürüm.
Ama ben babanın bu elit sitesini ziyaret eden kişilerin şaka da olsa bu şekilde düşüneceğini hiç hayal etmediğim için böyle içten yazdım. Yoksa zorunlu komando eğitimi şakası ile karşılaşacağım aklıma gelseydi tövbe billah semtine bile uğramazdım böyle bir yazının.
Umarım bu satırlarım Cem Yüksel’in beni benim şahsımda benim gibi kişileri daha iyi anlamasına bir vesile olur.
Özür dileyerek başlayayım söze… İnternet ortamındaki yazışmalarda yanlış anlaşılmalar çok oluyor. Neticede yazılan yazılar/yorumlar, zaman zaman yazan kişinin anlatmak istediğinden uzaklaşıyor, yazının/yorumun kendi başına anlatabildiği şekliyle anlaşılıyorlar. Özellikle benimki gibi kısa cevaplarda ya da gerekli özen gösterilmeden yazılan yazılarda bu türden seyler çok oluyor.
Amacım kesinlikle rahatsız edici bir cevap vermek değil, şaka yollu olaraktan kendi fikrimi aktarmaktı diyerekten özrümü yinelerim.
Sevgiler.
sevgili Cem ,
ben de özür dilerim . gerçekten internet yazışmalarının ve telefonun yüzü soğuktur derler ya aynen işte öyle ..İnsan elbette ki demek istediklerini ve hisstiklerini 20 30, 40, 50 yılda uğraşarak elde ettiği yüz çizgilerinin konuşurken her birinin belki onlarca cümleye sığmayan bir ifade gücünü tek bir hareketle verdiğini düşünürsek bunların ifade ettiği anlatım gücünden tamemen yoksun yazışma iletişimi elbette ki bir çok yanlış anlamalara neden olabilir.( en azından benim gibilerde ..)
Karşılıklı konuşma esnasında kelimelerle kullandığımız dilin en az bir o kadarı da demek ki vucut dilinde , mimilklerde ve ses tonunda saklı .
Yazışmalarımızdan anlaşılıyor ki ne ben ne de sen asıl düşündüğümüzü karşı tarafa tam iletemiş gözüküyoruz.
Senin benden hiç özür dilemene gerek yok. çünkü ben inan seni çok seviyorum. sana bu türden şakalarla kırılacak bir insan da değilim. alınırım alındığımı ifede ederim. sen de ;
temel amca maksadım şaka yapmaktı sizin alınmanızı sağlamak değildi dersin . biter mi bitmez ya ne olur aramızda eskisinden daha güzel ve sağlam bir bağ ve dostluk başlar. işte böyle insanlar içtenlikle düşündüklerini karşısındakinden korkmadan paylaşırarsa o zaman daha içten daha sıcak dostluklar doğar ve çok uzun zaman devam eder.insanlar birbirlerini daha iyi anladıkladıkça da aralaerındaki dostluklar kuvvetli rüzgarlara rağmen toprağa tutunabilen ve ayakta kalan güçlü ağaçlara benzer dostluklar yetiştirirler. seni gözlerinden öpüyor ve babana da bu sana olan bir önceki cevabımı sitesine koyduğu ve sana bu son gönderdiğin cevap hakkını ve bana da arkasından bu satırları yazma fırsatını hediye ettiği için çok teşekkür ederim.
mutlu bir hayat eşiliğinde başarılarının devamını diliyorum.