Ancak Aspendos’un bizim evdeki ünü çok daha farklıdır! Ayşen ne zaman bir Avrupa veya Uzakdoğu seyahatine gidelim dese, benim cevabım şöyle oluyordu: Daha ben Aspendos’u bile görmedim, ne işim var oralarda! Bu aslında ilk anda ipe un sermek gibi görülse de aslında gerçek duygularımı yansıtıyordu. İşte bu mazereti ortadan kaldırmak için nihayet Aspendos ziyaretimizi gerçekleştiriyorduk.
Sevinç ve Emin Ildızlı ile yaptığımız Antalya programında sadece bir şey için ısrar etmiştim: Mutlaka Aspendos’a gideceğiz. Antalya’da gezilecek diğer yerler için hiç bir ısrarım olmadı ve programları hep Emin hazırladı.
Antalya seyahatimizin üçüncü günü Aspendos’a giderken önce yolumuzun üzerindeki Kurşunlu şelalesini gördük. Sonra Aspendos için tekrar yola çıktığımızda doğrusu epeyce heyecanlıydım; nihayet Aspendos’u görecektim!
Aspendos hakkında çok şey okumuştum ve Aspendos ile ilgili bir gezginin bilmesi gereken birçok şeyi biliyordum. Ancak Aspendos’un içinde olmak, o havayı tenefüs etmek çok ayrı bir duygu! Burada antik şehrin kalbinin attığını hissettim; sanırım benim de kalp atışlarım yükseldi.
Aspendos’da herhangi bir kültür ve sanat etkinliği izlemek muhteşem olur herhalde. Antalya’ya geliş tarihimizde bir etkinlik olup olmadığını kontrol etmiştim, malesef yoktu. Biz de diğer ziyaretçilerle birlikte tiyatronun her tarafını gezdik, bir çok fotoğraf çektik.
Aspendos antik şehrinin ortaya çıkarılan diğer mekanlarından tiyatroya yakın olan stadyum ve bazilikayı uzaktan izledikten sonra, adeta istemiye istemiye Aspendos tiyatrosundan ayrıldık.
Aspendos tiyatrosunda çektiğim fotoğraflardan seçtiklerimden hazırladığım albümü aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
Not: Aşağıdaki fotoğrafları herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.
Pek güzel olmuş. Bu da benden 15 yıl önceki bir Blog yazım:
https://yucel-tanyeri.blogspot.com/2008/06/40-yil-sonra-aspendosta.html