Afrodisyas Gezisi | Şinasi Yüksel

Bahar güzeli bu 1 Mayıs 2011 Pazar gününde, Ayhan Yörük ve Vardar Açan’ın organize ettiği Zirve Dağcılık kulübündeki dostlarla Afrodisyas’ı ziyaret ettik; ve dönüşte Yenipazar’da “Pide Ziyafeti” çektik!

Afrodisyas’ın cümlelerimi aciz bırakan güzelliğini anlatmaya, Prof Dr Ekrem Akurgal’ın Anadolu Uygarlıkları kitabındaki bir paragrafıyla başlamak istiyorum: “Coğrafyaya ilişkin antik kaynaklarda Aphrodisias, Menderes Vadisi civarında, Karia’nın kuzeydoğu sınırında bulunmaktadır. Bir zamanlar çok görkemli olan kentin, bugün bile çok çekici ve gözalıcı olan kalıntıları, Babadağ sırası eteğinde, denizden yaklaşık 600 metre yükseklikteki bir plato üzerinde yer almaktadır. Burası İzmir’in güneydoğusunda, karayolu ile yaklaşık 230 km uzaklıkta, Aydın ilinin Karacasu ilçesine bağlı Geyre Köyü yanındadır.”

Mezar taşında “30 YILINI BU ANTİK KENTİN ORTAYA ÇIKMASINA ADAYAN ” yazan Prof. KENAN T.ERİM’ın mezarı, Afradisyas’ın en kutsal mekanı kabul edilen Afrodit Tapınağı’nın göz alıcı sembolu olarak ayağa kaldırılmış dekoratif kapısının bulunduğu çayırlıktadır. Kenan Erim Afrodisyas için şöyle yazmıştır:

“Anadolu topraklarındaki sayısız arkeolojik yöreler içinde Aphrodisias, harkulade güzelliği ile tartışmasız, en üst sıralarda yer alır. Bu önemli yörede 1961’den beri New York Üniversitesi’nin himayesinde sürdürülmekte olan araştırmalarda içlerinde Hellen ve Roma dönemlerine ait çok sayıda muhteşem heykellerin ve çok iyi korunmuş yapıların da yer aldığı pek çok önemli buluntular elde edilmiştir. Adını tanrıça Aphrodite’den alan bu kült yöresi, çevresindeki harikulade mermer yatakları ve yetenekli ve girişimci sanatçıları sayesinde Roma dünyasının gerçekten en önde gelen heykeltraşlık merkezlerinden biriydi. Yalnız Anadolu’da değil, Akdeniz yöresinin başka hiç bir yöresinde rastlanmayan biçimde hem ülke içinde, hem de ülke dışında tanınan çok etkin bir heykeltraşlık “okulu” olarak yaklaşık altı yüzyıl (İ.Ö. 1. yüzyılın başından İ.S. 5. yüzyılın sonuna dek) faaliyet göstermiştir.”