Yürüyüş programıma katılan olmayınca, “Doğa sporu yapıyorsan doğa şartlarını seçemezsin; yağmursa yağmur, fırtınaysa fırtına” deyüp çıktım Kuş Cenneti parkurlarına!
Adeta uçuyor Kuş Cenneti. Yürüyüşün başlangıcında neredeyse ben bile vazgeçecektim, zira karşıdan gelen rüzgar 80küsür kilomla bile sarsıyordu beni. Dönüşte rüzgarın karşıdan gelmeyeceğini hesaplayıp devam ettim.
Kimse yok yollarda benden başka. Kuş Merkezi civarında birkaç kişi görmüştüm, onlar da kuytulara sığınmışlardı. ‘Bibaşına’ olmak ilginç. Güneş pırıl pırıl, ama rüzgar üşütücü. Öyle bir çalkalıyor ki suları, bir taraf kahverengi bir taraf kirli yeşil. Kuş muş yok ortalıkta!
Taa tepelerin oralara kadar iyice zorlandım. Tepeleri geçince biraz kuytuda kaldım. Buradaki nispeten sakin sularda kuşlar görünmeye başladılar. Yaklaşınca hemen uçuyorlar, bu nedenle uzaktan çekimler yapmak zorunda kaldım.
Tepelerin arkasına dolanınca fırtına tekrar başladı ve artık buradan geri dönmeye karar verdim. Bir selfie yaptım ve sonra rüzgârı arkama alarak biraz daha hızla yürüdüm.
Sonuçta Gidiş 1 saat 22 dakika ve Dönüş 1 saat 4 dakika olmak üzere toplamda 10 küsür km’lik bir etkinlik yapmış oldum.
Bu güzel etkinlikte çektiğim fotoğraflardan hazırladığım albümü aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
Not: Aşağıdaki fotoğrafları herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.