TÜRKİYE:
‘2019 yılı plastikle mücadele anlamında çok hızlı başladı. Marketlerde ücretli hale gelen plastik poşetler, farklı görüşleri beraberinde getirse de plastik kirliliği konusunun daha sık gündeme gelmesi sebebiyle çevremiz için olumlu bir başlangıç oldu.’
DÜNYA:
‘COP24, Polonya’da yapılan üçüncü COP idi. İklim konferansları teknik gibi görünse de aslında son derece politik toplantılar. Nerede yapıldığı, ev sahibi ülkelerin hangi gündemle ortaya çıktıkları, neden bu ülkelerin bu toplantılara ev sahipliği yapmaya talip oldukları, hepsi politik gerekçelere dayanıyor. Ev sahibi ülkelerin hükümet temsilcileri COP başkanlığını da yaptığı için alınacak kararlar üzerinde önemli bir etki sağlıyorlar. Polonya’nın beş yılda bir ve üçüncü kez ev sahipliği yapacak kadar istekli olmasının temel nedeni iklim değişikliği mücadelesinde frene basan ve küresel anlamda da frene basılmasını isteyen ülkelerden biri olması. Yani geriye dönüşlerin, başa sarmaların, yavaş ve çok geç kararlar alınmasının sorumlularından birisi. Polonya sık sık COP başkanlığı yaparak bu gücü elinde tutmaya çalışıyor. Polonya ayrıca AB’deki iklim politikalarını da yavaş latan bir ülke. Bunun nedeni de belli: Polonya Avrupa’nın en önemli kömür ülkesi. Elektrik enerjisinin %80’ini kömürden elde eden, 2030’a kadar bu oranı sadece %60’a indirmeyi hedefleyen ve 2050’ye kadar kömürden çıkma konusunda herhangi bir planı olmayan bir ülke. Zirve sırasında Polonya konferans alanında kömür standı açmakla ve zirvenin sponsorluğunu kömür şirketlerine vermekle kalmadı, açılış konuşmasını yapan Polonya Devlet Başkanı kömürün vazgeçilmez olduğuna dair laflar ederek en olmayacak yerde kömür reklamı yaptı. Bunların hepsi dünya kamuoyunda kömürün ortadan kalkan itibarını tamir etme çabaları idi. Polonya’nın bu kadar cevval bir şekilde bu işe sahip çıkması ABD, Avustralya, Rusya gibi ülkelerin de işine geliyor tabii. Onlar da bu durumdan gayet memnunlar.
Polonya ayrıca Silesya Deklarasyonu diye bir adil geçiş bildirisini gündeme getirdi. Aslında adil geçiş iklim adaleti açısından çok önemli, dünya iklim hareketinin ve sendikaların ortaya attığı bir fikir. Karbonsuz bir ekonomiye geçiş sırasında hayatını bu işlerle sürdüren, örneğin kömür madenlerinde veya termik santrallarda çalışan kişilerin ve toplumsal kesimlerin sosyoekonomik olarak korunması, işlerini kaybetmelerinin engellenmesi veya yeni işlerde istihdam edilmesinin sağlanmasıyla ilgili önemli bir mesele. Ancak Polonya’nın ev sahibi olmasından gelen yetkisini kullanıp gündem dışı bir şekilde adil geçiş konusunda 50 ülkenin desteğini alan içi boş bir deklarasyon çıkartmaya çalışmaktaki asıl amacı adil geçişi gündeme almaktan ziyade, iklim değişikliğine karşı hızlı ve güçlü bir şekilde verilen mücadeleden zarar görecek toplumsal kesimler olduğu argümanını kullanarak ve aslında bu kavramı istismar ederek iklim değişikliği ile mücadeleyi yavaşlatmaktı. Bu alandaki öncülüğün tekrar doğru ellere geçmesi lazım. Dolayısıyla Polonya her zamanki rolünü oynadı diyebiliriz.
Bunun dışında iklim adaleti açısından bakıldığında 15 yaşındaki genç iklim aktivisti Greta Thunberg’in Katowice’de verdiği mesajlar çok önemliydi. Greta hem küresel hem de kuşaklar arası adalet açısından çok önemli bir öncülük rolü üstlendi ve konferansta iklim hareketinin sessiz ve teknik konulara gömülmüş olarak kalmasını neredeyse tek başına önledi. Afrika ülkelerinin ve Pasifik Ada Devletleri’nin 1,5 derece konusundaki çıkışları, yerli halkların hakları konusundaki müzakereler ve eylemler, kayıp ve zarar mekanizması konusunun zayıf biçimde de olsa Kural Kitabı’na girmesi, müzakerelerin iklim adaleti rotasında tutulması açısından önemliydi. ‘