Güneşli, hafif serin ve rüzgarlı bu bahar gününde Gediz Deltası Homa Dalyanı’ndaki sulak ortamlarda yaşayan kuşları ancak uzaktan izleyebilirken, şimdi tepecikler olan lagündeki adalarda rengarenk çiçeklerin, özellikle lalelerin çokluğuna ve rengarenk çeşitliliğine hayran olduk. Ne yazık ki bir gece öncesinde fotoğraf makinemin hafıza kartı ve pil şarj şartlarını düzenlediğim halde, sabah etkinlik çantama koymayı unutmuşum. Bu biraz da bir arkadaşım kullanabilir diye yedek dürbünümü yanıma alma telaşından oldu. Neyse ki cep telefonumun kamerasından bazı fotoğraflar çekebildim ve arkadaşlarımdan aldığım fotoğrafları da bu albüme ekleyerek aşağıdaki linkte yayınladım.
İzmir Kuş Cenneti etkinliğimizde bizimle beraber olan aile dostumuz Ayhan Yörük’ü Menemen’den aldıktan sonra, Seyrek Köyü çıkışındaki Kuş Cenneti levhana göre yöneldik. Tuzçullu Köyü’nden sağa doğru Süzbeyli Köyü içinden de geçerek, 9 km sonra Kuş Cenneti Binası yanındaki otoparka geldik. Diğer arkadaşlarımız Ümit Tan, Halil Demir, Osman Demir, Salih Aslan, Mustafa Singör daha önce gelmişler. Hiç oyalanmadan yürüyüşe başladık.
Çok kısa bir süre sonra peşimize katılan kahverengi tüylü bir tayı, ne kadar uğraştıysak uzaklaştıramadık ve başından sonuna kadar hep bizimle yürüdü. Hemen dibimizde, bazen arkada çoğunlukla önlerde oldu; tepelere dahi tırmandı, hatta zaman zaman bizim gibi sulak alanlardaki kuşları seyretti!
Gediz Deltası’nın ekolojik yönden bol gıdalı sulak bir alan özelliği olan Kuş Cenneti, zengin ve değişik habitatları ile adeta bir açık hava müzesi işlevi görmektedir. Çok sayıda böcek türünden, çakal ve yaban domuzu gibi bir çok memeliye kadar pek çok hayvan türü için yaşam alanını oluşturmasına karşın fauna açısından esas önemini kuşlar oluşturmaktadır. Türkiye’de bulunan 426 kuş türünün bugüne kadar 200’ü aşkını bu bölgede izlenmiş.
Biz bol miktarda flamingoyu sürüler halinde gördük. Arada sırada da 3-5 tanesini ayrı olarak uçarken izledik. Rüzgar arkadan geldiğinde bayağı hızlı uçuyorlar, ama rüzgar karşıdan esiyorsa doğrusu pek komik oluyorlar; boşa kanat çırpıyorlar sanki. Çıplak gözle diğer gördüklerimiz ise pelikanlar ve martılardı. Çeşitli minik kuşları uzaktan anca seçebildik ve bazı büyük yırtıcılar tepelerinde uçuyorlardı.
Antik dönemde adalar üzerinde surlarla çevrili olan Leukai, hiçbir zaman çok önemli bir şehir olamamış. Leukai bölgesindeki ilerlemeyi bitirip dönüşe geçtiğimiz noktadaki Lodos Tepe sırtlarında bazı kalıntılar gördük. Hatta üzerinde yazı olan bir taşın fotoğrafını çektik.
Bu güzel etkinlikte cep telefonumla çektiğim ve arkadaşların paylaştığı fotoğraflardan seçtiklerimi aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
Not: Aşağıdaki fotoğrafları, herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.