“NOT: Bu yazı, Blog Sayfamda yazmaya başlamadan önceki yıllarda, her doğa sporları etkinliğimden sonra kendim için hazırladığım notlardır. Bu notlarımı tükenmez kalemle, yani herhangi bir düzeltme yapmadan, bir çırpıda ve ağırlıklı olarak tek bir sayfada bitiriyordum. Neticede bunlar, ileride sadece benim okuyacağım “KENDİME NOTLAR” başlığı altına toplanabilecek, adeta işlenmemiş HAM yazılardır; ancak bu haliyle dahi ismi geçenler için anıları tazeleme tadı verebilmektedir.“
” 02 Mart 2008 Gürle – Spil Dağı – Gürle
Amerika seyahatimiz ertesinde bu ilk dağcılık programının orijinalinde Bornova Çamiçi köyünden- Yamanlar-Tekalan-Gürle olan program havanın yağışlı olması nedeniyle Petkim‘den katılım az olunca direkt Gürle’ye gittik.
Sabah Ayşen’le Villakent’ten ayrılırken yağmur yağıyordu ince ince. Ama yürüyüşün başında rüzgâr vardı. Gürle köyü içinden piknik alanına geçip (varyantdan balık çiftliğini de geçmiştik) Suyun kaynağı olan nokta civarında başladı yürüyüş.
Toplam 17 kişiyiz. Yusuf rehber, Zerrin, Temel, Cengiz-Nurcan, Necla, Asım ve diğerleri. Ayşen’le gore-tex montlarla yürüyoruz. Temel “Amerika’dan mı?” diyor. “Evet, ama önceki geziden” diyoruz.
Köy dışına çarşak yoldan çıkıyoruz. Daha yukarılarda yol güzelleşiyor. Solumuzda derin bir vadi. İleriler rüzgârlı ve bulutlu. Ama yağış yok. İyice yukarılarda çamların diplerinde önce turuncu çiğdemler ve sonra da alabildiğine çok Kardelen’ler. Fotoğraf makinemi getirmediğime yanıyorum. Arada mor sümbüller. Tırmanış sürüyor. Ayşen çok şikayetçi. Tırmanışta zorlanıyor. Çantasını aldım ama gene de zorlanıyor. Yusuf en öne aldı, 2.sırada. Arkasında Zerrin. Daha yukarılarda Temel de zorlandığını söylüyor.
3 saat sonra nispeten rüzgârsız bir yerde mola veriyoruz. Yusuf ateş yakıyor. Çaydanlıklar ateşte. Sucuk ve biber pişirenler var. Ayşen keyifle yaptığım sandeviçe saldırıyor. Çay içince keyiflendi. Uzandı dinleniyor. Rüzgâr var ama ne gam! 1 saat 15 dakika sonra hafif yağmur damlaları molayı bitiriyor.
İleriden sağa dönüp geldiğimiz yola doğru geri dönüyoruz. Hava açıyor ve sık sık mola verip 15:45 gibi Gürle’ye iniyoruz.
Temel suda ayaklarını yıkıyor. Çiftlikten balık alıyor. Alabalık kilosu 7 YTL. Kafasına sopayı yiyen balıklar cansız terazi kefesinde. Manzara tiksindirici. Balıkların orada yavru bir Sibiryan Hasky; pek güzeldi. Çiğ balık yedi önümde; ekmeklerden bıkmış. Dönüş yolunda Emiralem’de çay içiyoruz. Ben adaçayı içtim. Oyalanmadan döndük. Gelince Venüs’ü gezdirdim. “
Bu etkinlikte arkadaşlarımın medyada paylaşılan fotoğraflarından seçtiklerimle hazırladığım albümü aşağıdaki linkten görebilirsiniz. Fotoğrafları herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.