Villakent kapı komşumuz Oya-Mehmet Boran çifti ile, birlikte bir Dumanlıdağ zirve çıkışı yapmayı planladık. Etkinliğe Hatundere köyünden başlayacağız. Köyden itibaren 2019’da PetkimTrek’le yaptığımız zirve etkinliğinde kaydettiğim Wikiloc rotasını kullanacağız. O zaman, Hatundere’den Dumanıdağ zirvesine tırmandıktan sonra Çukurköy’e devam etmiştik; bugün ise Zirve’den tekrar Hatundere’ye döneceğiz.
3 Nisan 2022 Pazar Sabahı, ‘Pandemi Maskeleri’mizi takıp, benim “Vosvos” ile Villakent’ten yola çıktık ve Saat 10’a doğru Hatundere’ye vasıl olduk. Köy kahvesinde çaylar içildikten sonra, bir hatıra fotoğrafı çekip, yola koyulduk.
Meydanın hemen sağından köyün doğu tarafıdaki köprüsünden geçtik. Buradaki Çeşme beyaza boyanmış ve çevresi de güzelce temizlenmiş. Suyun tadı güzeldi ve oluğu da tertemiz gözüküyordu. Çeşmenin arkasından yükselerek derenin sağından dağa doğru devam eden yolda ilerlemeye başladık. Bu yol eskiden topraktı diye hatırlıyorum, ama şimdi asfalt yapmışlar. Çevredeki evlerin sayısı da artmış gibi. Yolun henüz başında iken sağa tarafta bir çeşme daha vardı. Burada da su içip, Hatundere’ye doğru çeşmenin fotoğrafını çektim.
Dağa doğru yürüyüşü yoldan sürdürürüken, arkadaşlarıma Dumanlıdağ ile ilgili bilgiler verdim. Solda Karahasan Tepesi, Karahasan’dan zirveye doğru küçük tepelerin isimleri, zirveye kadar sıralanmış rüzgar santraları ve nihayet zirvenin sağ tarafından da dönüş yapılabilecek rotalar olduğunu anlattım. Dağa çıkış için pekçok rota var, biz bugün tam ortadan dosdoğru zirveye çıkacağız. Buradan neredeyse rotanın tamamını gösterebiliyordum.
Asfalt yol bir süre sonra parke taşlarından örülmüş yola dönüştü ve devamında da toprak yol ortaya çıktı. Bu şekilde düşündüğümden biraz hızlı olarak yürürken, önümüzde birkaç kişiden oluşan bir grup gördük. Karşıyaka’lı bir dağcılık grubunun zirve yapmayacak elemanlarıymış. Grup lideri durumundaki Ali Fidan’ı hatırladım ve bir süre Orhan Terzioğlu ve Kani Çelikel’i anarak eski günlerden konuştuk. Sonra biz hızlandık ve yoldan ayrılıp patikaya vurduk.
Sonrasında patikalardan ilerlerken hep kayıtlı rotayı takip ettim. Diklik yer yer artıyordu ve arada sırada yeşil düzlüklere ulaşıyorduk. Bu epeyce bir süre bu şekilde sürmesine karşın, Dumanlıdağ Zirvesi hala çok uzakta duruyordu. Aslında bu benim daha önce de yaşadığım bir deneyimdi ve bunu arkadaşlarıma anlattığımda onlar da hak verdiler: Gerçekten de o kadar yükselmiştik ve hala zirve çok uzakta duruyordu!
Neredeyse en yukarılarda hafif sağa doğru bir patikayi takip ettikten sonra bir düzlükte mola vermiş dağcılar gördük. Demirspor Kulübü’nün zirveye gitmek istemeyen grubu burada dinleniyordu. Zirveye gidenlerse en yukarlarda seçilebiliyordu. Buradaki, mavi bir muşambayla su tutulan çeşme havuzunu hatırladım. Şimdi o muşamba parçalanmıştı ve çeşmede de su yoktu zaten.
Biz mola vermedik ve son görkemli dikliğe doğru yola koyulduk. Aslında yorulmuştum ve arkadaşlarım bu kadarı yeterli bulsalardı kalmayı tercih ederdim. Ancak onlar devam etmek için kararlı görünüyorlardı. Beklediğim gibi bu son tırmanış oldukça uzun sürdü. Aşağılarda iken çok yukarlardaymış gibi gözüken büyük kayalıkların yanından geçtik. Sonrasında onları yukardan gördüğümüz zaman bile, hala tırmanmaya devam ediyorduk!
Sonunda, en yukarda uğultu ile çalışan rüzgâr santraline yaklaştığımızda, dağcı grubun zirvecileri dönüşe geçmişlerdi. Onları görmek biraz moral oldu ama, şiddetli rüzgâr nefesimizi kesiyordu doğrusu. “Yukarda fırtına var” diyerek yanımızdan geçtiler. Biz tırmanışı sürdürdük. Bir kaç çok kısa süreli nefeslendik ve tekrar devam ettik. Nihayet ucunu gördüğüm zirvedeki gözetleme kulesinin kararmış beton sülieti, doğrusu çok güzel gözüktü gözümüze!
Son bir gayretle gözetleme kulesinin dibine kadar tırmandık. Şiddetli rüzgârı almayan kayaların arasında bir kuytuda birbirimizi tebrik ettik ve hatıra fotoğrafı çektik.
Etkinliğe sabah 10:10’da başlamıştık ve şu anda saat 13:40 olduğuna göre demek ki tam 3,5 saattir tırmanıyorduk. Toplam 7 km tutan tırmanışı bitirdiğimiz için oldukça neşeliydik ve dinlenmeye geçip beraberimizde getirdiklerimizi atıştırmaya başladık.
Dinlenmek güzeldi ve zirvenin manzarası harikaydı. Ancak bulunduğumuz yer rüzgâr almasa da, bir süre sonra çok ısınmış vücutlarımız soğumaya başlamıştı. Daha fazla üşümeden dönüşe geçmeye karar verdik. Tam 35 dakika sonra, Saat 14:15’de, etkinlik bu defa iniş olarak tekrar başladı.
Geldiğimiz yoldan inişi sürdürürken arkadaşlarımı çok dikkatli olmamız konusunda uyardım. Çünkü rüzgâr çok şiddetliydi, üşütmesi bir yana dengemizi bozuyordu. Bu durumda küçük bir kayma, tökezleme, sendeleme kazaya neden olabilirdi. Böylece dikkat ederek inişi sürdürdük. Tırmanırken geçtiğimiz her yeri tekrar gördük. Çıkarken uzunca bir mola vermediğimiz gibi, inişte de sadece birkaç çok kısa duruş yaptık. Sonunda tırmanış süresine yakın bir sürede, 3 saat 15 dakikada köye ulaştık. Yoğun bir yorgunluk hissediyorduk ama kazasız belasız bu etkinliği gerçekleştirdiğimiz için keyifliydik.
Köy kahvesinde bir şeyler içerken Wikiloc kayıtlarıma baktım: Toplam 14.13 km mesafeyi yaklaşık net 4 saatte katetmişiz. Toplam süre ise yaklaşık 7,5 saat gözüküyordu.
Köy kahvesinde bir şeyler içerken Wikiloc kayıtlarıma baktım: Toplam 14.13 km mesafeyi yaklaşık net 4 saatte katetmişiz. Toplam süre ise yaklaşık 7,5 saat gözüküyordu.
Bu zorlu ve güzel zirve etkinliğinde çektiğim fotoğraflarından seçtiklerimle hazırladığım anı videosunu ve fotoğraf albümünü aşağıdaki linklerdten izleyebilirsiniz.
Not: Aşağıdaki fotoğrafları herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.