Dağcı Dostumuz Cemal Ergun Eruç’la klüb binamızda birlikte olduğumuz gece çok güzel geçti. Kulübün “Kurumsal Tarihi’nin Temsilcileri” ve genç üyelerle birlikte olduk. Gecede ağırlıklı olarak ‘Cemal Abimiz’i dinledik. Sağ olsunlar, lütfettiler, üşenmediler ve geceye uygun, beraberliğimize uygun konuşmalar yaptılar, anılarını anlatılır. Şayet söz alabilseydim ben de şunları söyleyecektim:
‘Cemil Abimiz’le hepimizin güzel anıları var. Ben bu son görüşmemizde, kendisini ilk defa gördüğüm günü anlatacağım ve buradan gençlere bir mesajım olacak.
1994 yılında yapılan ilk Zafer Yürüyüşü’nde İzmirli dağcıların liderliğini kendileri yapıyorlardı. O zamanlar ben Karşıyaka Doğaseverler Grubunun bir üyesiydim. İzmir’deki diğer organizasyonlar ve dağcılık kulüpleriyle birlikte yürüyüş öncesi yapılan son toplantı için öngörülen yerde Cemal Ergun Eruç’u ilk defa gördüm. İdadik Rehberi imiş, ama sanki bir ordu komutanı gibi gelmişti bana. Meğer zaten öyleymiş!
O ilk toplantıda yaptığı konuşmalar ve sonraki günlerdeki liderliği ile beni çok etkilemişti. Diğer İdadik üyeleri de, benim o güne kadar gördüğüm doğa yürüyüşçülerinden çok farklı gözüküyorlardı. Daha ilk anda dağcı olmanın farkı belli oluyordu.
Sonrasında şöyle bir olay oldu: Cemal Ergun Eruç’un liderliğini yaptığı kulüp ve gruplar içinde, benim da üyesi olduğum Karşıyaka doğa severler grubunun lideri Kani Çelikel bir anlaşmazlık yarattı. Ve kendi grubunu ayırıp, ayrı yürüyeceğini ilan etti. Bu noktada ben zaten bu ayrımcılığı uygun görmüyordum. Benim gibi birkaç arkadaş ayrılmadık. Bu ayrılık sonrasındaki detayları bilmiyorum, ancak kararımı almıştım: Benim bundan sonra beraber olacağım grup belli olmuştu. Sonrasında ilk fırsatta eşimle birlikte İdadik’e üye olduk. Buradan gençlere çıkaracağı mesaj şu: Hayat kuşkusuz pek çok, şans da diyebileceğimiz, tesadüflerle dolu. Ancak biz bir çok defa ‘seçimler’ yaparız. Başımıza gelenler, başarılarımız ve başarısızlıklarımızda çoğunlukla kendi seçimlerimizin ağırlıklı rolü vardır.
Ben Dağcılık kulübümü seçerken hiç tereddüt göstermedim ve bugün de ne kadar doğru bir seçim yaptığımı iftarla anlatıyorum.’