FOÇA’DA YAZ GİBİ BİR KIŞ GÜNÜ (5 January 2023)

2023 yılının ilk BBPP (BuBirPerşembeProgramıdır)* etkinliği olarak Foça’yı seçmiştim. Buluşma yerine gelecek arkadaşlara şu teklifi hazırladım: ‘Biliyorsunuz, Foça‘da yaşayan bizlerin bir ayıbıdır bir Foça Müzesi ve daha önemlisi bir ören yerinin ziyarete açılmış olmaması. Bu nedenle Foça‘da müze gezme şansımız yok ve tarihi ören ziyareti yapamayacağız. Bunun yerine, bu güzel havada, tarihi yarımadayı dolanıp kale duvarlarını izledikten sonra Foça içinde bir tur atarak etkinliği bitirelim.’

*) Bakınız: BBPP ETKİNLİKLERİM | Şinasi Yüksel

Buluşma noktası için Marina Limanı tarafına giderken artık yerinde olmayan taş Fokai Horozu heykelinin kaidesini gördüm.

Fok Balıkları Heykeli’nde bir selfi yapıp yarımadayı dolanmak üzere yürüyüşe başladım.

Önce güzel bir yelkenli seçtim; büyüyünce bundan bi tane alacağım!

Fokai teknelerini simgeleyen bu sanat eserinde tekneye Anadolu’nun en eski kutsal inanç tanrıçası olan Kybele ismini vermişler.

“BEŞ KAPILAR KALESİ
Antik çağda kentin doğusundaki surlar, Athene Tapınağının bulunduğu yarımadayı da kuşatıyordu. Ortaçağdan kalma, şehrin etrafını çevreleyen surların en iyi korunmuş bölümleri, yarımada üzerindeki Bizans, Ceneviz ve Osmanlı dönemlerine ait onarımlardır.Daha önce Cenevizlilerin elinde olan Foça, 1455 yılında Osmanlı topraklarına katıldı. 0 yıllarda yıpranmış olan kent duvarları tekrar onarılarak güçlendirildi. Beş Kapılar, yarımadayı çevreleyen Osmanlı ve Ceneviz Sur Sisteminin bir parçası olup, yarımadanın batısında yer alır. Deniz yönüne bakan 5 (Beş) tane kapısı vardır, bu nedenle Beş Kapılar Kalesi olarak adlandırılır. At nalı şeklinde antik dönem tiyatrolarına benzeyen bir plana sahiptir. Yapıldığı yıllarda küçük kayıkların karaya çekildiği, tamir edildiği bir yer olarak kullanılmıştır.Giriş kapısının üzerinde bulunan kitabede Kanuni Sultan Süleyman’nın oğlu Sultan Mustafa’nın oduncu Silahtar İskender Ağa tarafından tekrar yaptırıldığı yazılıdır. Günümüzde her türlü sosyal ve kültürel faaliyetlerin sürdürüldüğü bir alan olarak kullanılmaktadır.”

“LİMAN KUTSAL ALANI VE KYBELE AÇIK HAVA TAPINAKLARI
Anadolu kökenli olan Kybele, Foça’nın en eski ana tanrıçasıdır. Kybele’ye yaygın olarak Frigyalılar döneminde tapınılmıştır, Ana tanrıçaya daha çok dağlarda açık havada tapınılırdı.
Kybele, vahşi hayvanlar ı ve doğayı temsil eder. Bereket ve doğurganlığın tanrıçasıdır. Küçük Deniz’de bulunan Kybele Tapınağı, İ. Ö. 600 yıllarına tarihlenir. Kybele Kutsal Alanında farklı büyüklüklerde gördüğümüz nişlerin içerisinde tanrıçanın kabartmaları bulunmaktaydı. Nişlerin Sağındaki ve solundaki küçük oyuklar aydınlatma için kullanılıyordu. Kayalar oyularak yapılan tapınak alanında heykellerin önündeki alanda tanrıça için kesilen adak kurbanlarının kanının akıtıldığı büyükçe bir havuz vardır. Deniz kıyısında bulunan alana denizciler seyahate çıkarken ve seyahat dönüşlerinde kurban kesip dualar ederek kutsanır ve şükranlarını sunarlardı. 
İncir Adası, Yel Değirmenleri Tepesi ve bazı kazı alanlarında çok sayıda açık hava tapınaklarında Kybele’ye ait sunak bulunmaktadır.”

“SUR DUVARLARI

Kentin en eski yerleşimcilerinden Phokaia’lılar Athena Tapınağı’nın da bulunduğu yarımadayı yaklaşık 8 km. uzunluğunda surlarla çevirdiler. Kent duvarlarında yapılan dönem analizi çalışmaları sonunda Bizans, Ceneviz ve Osmanlı dönemlerine ait unsurlar da ortaya çıktı. Az korunan Bizans dönemi surlarının 12. ve 14. yüzyıla ait olduğu anlaşıldı.
Yapılan restorasyonlarda günümüze gelen tüm duvar yüzeyleri koyundu ve onarılarak tamamlandı. Derzler arası derin bırakılarak ışık-gölge oyunları yaratıldı. Böylelikle duvar yüzeyindeki taşların kabartma biçimde görünmeleri sağlandı. Kazılardan çıkan eski taşlar bu restorasyonda kullanıldı. Onarımı yapılan bütün kent duvarlarının yüzeylerinde eskitme yapıldı. Kent duvaylarında görülen bütün dönemlere ilişkin özgün harçlar, analiz edildi ve restorasyonlarda özgün harca yakın, fakat daha güçlü harçlar kullanıldı.”

Foça’da sakin bir kış öğleden sonrası. Hava çok güzel. Bu bölgede yaşadığımız için çok mutlu hissettim kendimi. Zaten Fokai, antik dönemde dünyanın en büyük şehirlerinden biriymiş; sebepsiz değil herhalde.

“TAŞ EVLER 
Foça Evlerinde Akdeniz mimarisi etkisi vardır. Yapılar çoğunlukla yığma taş duvarlı olup, genellikle dışları sıvasızdır. Çatı ve döşemeler ahşap elemanlardan oluşur. Köşe taşları uzun dikdörtgen taşlıdır. Foça Evleri üç ana grupta incelenebilir. 1) Kare Planlı Evler 2) Bitişik Nizamlı Evler 3) Tek Evler. 
1) Kare Planlı Evler; 1,5 ile 2,5 kattan oluşur. 1. kat depo ya da hayvanların barınması için kullanılır. ikinci katlar, içinde ocak ve gömme dolabı bulunan yatak odasıdır. Bazı yapılarda alçak bir çatı katı odası da bulunur. Zemin katlar taş ya da toprak, diğer katlar ahşap zeminlidir. Kent içindeki yapılar kiremit çatılı, düz damlıdır.  
2)Bitişik Nizamlı Evler; genellikle dar sokaklı Rum mahallelerinde bulunurlar. İki yöne eğilimli kırma çatı yapılardır. Daha çok iki katlıdırlar, arkalarında küçük bahçeleri ve vardır. 
3)Tek Evler; Ayrık nizam yapılardır. Taş tek ya da iki katlıdırlar, diğer yapılardan daha zengin mimari planları vardır. Bahçeleri yanda veya arkadadır. Zemin katlarda banyo, mutfak, depo alanları vardır. Üst katlarda diğer yapılardan daha çok oda vardır. Kapılar ve pencerelerde söve ve lento taşları kullanılır. Giriş kapıları genelde demir kapılı olup, ı. kat pencereleri demir ve kepenklidir.”

Grup olsaydık Gözde Pide’de dış kısmında pide yemeyi teklif edecektim. Tek başıma canım istemedi ve ona vereceğim parayla Foça Karası şarabı almayı kararlaştırdım.

Tam burada Foça Belediye başkanını gördüm. Pop şarkıcıları gibi kısa sakallı ve siyah bir takım elbiseyle yürüyordu. Arkasında ona yetişmeye çalışan iki tane kadın sekreteri vardı. Esnaftan “Başkan” hitap etmeleri ile tanıdım kendisini. Hemen seyirttim arkasından ve Fokai Horozu heykelinin akıbetini sordum. Dediler ki: “Şimdi depoya kaldırdık. Ama projemiz var ve daha güzel bir şekilde sergileyeceğiz”. ‘Nerede?’ dedim. “Gene aynı yerdeki parkta” dedi. Teşekkür ettim ve ayrıldım. Aslında “aynı park”tan nereyi kastettiğini tam anlayamadım ama fazla da vaktini almak istemedim. Neyse göreceğiz.

Foça‘dan ayrılırken son olarak da Pers Anıt Mezarı’nı ziyaret ettim.

“PERS MEZAR ANITI
Yerel halk tarafından Taş Kule olarak adlandırılan anıtsal mezar, Foça ile Bağarası arasında anayol üzerinde yer alır. M. Ö. 546 yılına tarihlenen mezar; Batı Anadolu (İyonya, Lidya) ve Pers (Eski İran) mimari kültürünün ortakyapımı olarak kabul edilir. 
Anıt Mezar antik dönemde İran’dan Batı Anadolu’ya kadar uzanan tarihi ticaret yolu Susa’nın denize çıkan son köprüsü üzerindedir. Anıtın hemen yanında Arap Deresi akar. Mezar tek parça büyükçe bir kayanın oyulup işlenmesiyle oluşturulmuştur. Anadolu’da Perslere ait tek anıtsal mezar yapısıdır. Dikdörtgen planlı yapının piramidal bir çatısı vardır. Anakaya içerisinde oyulmuş iki odadan bir tanesi gömü için kullanılmıştır. Daha sonraki yıllarda bölgede taş ocakları işletilmiş ve onlara ait izleri de mezar yapısı etrafında kolayca görürüz. 
Pers Anıtı yanındaki taş köprü tarihi İran, Sardes, Fokai yolu olarak hizmet görmekteymiş.”

Bu etkinlikte çektiğim tüm fotoğrafları aşağıdaki albümden izleyebilirsiniz.

Not: Aşağıdaki fotoğrafları herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *