İDADİK AZMAK SIĞACIK TEOS ETKİNLİĞİ (22 January 2023)

Azmak-Sığacık-Teos Etkinliğinde, Ocak ayının kış mevsiminde açmış(!) bu bahar günü, İyonya’nın harikulade güzel bir coğrafyasında, Rehberimiz Mine Erdoğan liderliğinde İdadik’in genç insanlarıyla birlikte yürüdük.

Villakent komşumuz Hacer-Ümit Yılmaz çifti ile katıldığımız bu güzel İdadik etkinliğine, Çamlı Köy’de kahvaltı ile başladık. Enerjileri yüklendikten sonra devam eden otobüs yolculuğumuz, Azmak Koyu’na yakın bir noktada başlayan Efes-Mimas Yolu patika girişinde sona erdi.

Yürüyüş için harikulade bir ortam; pırıl pırıl bir gökyüzü ve çok hafif serin hava. Bahar günü gibi demeyeceğim, resmen bahar günü!

Grup neşe içinde patikada ilerliyor. Artçı gibilerden daha ziyade geride kalıp fotoğraf çekmeyi tercih ettim. Bu tempo ile ilerlerken öyle bir noktada, Azmak’a yakın koylardan birini yukardan gördük ki, birden o koya inme isteği grupta canlandı. Çok iyi yapmışız, çok güzel bir deniz manzarası yaşadık(Çamcaz Plajı).

Bu harika koyda yüzme hayallerimizi yaz aylarına öteleyerek, tekrar yürüyüşe döndük. Patika çok belirgin ve çevrede pek çok “dağ çilekleri” var.

Bir süre sonra Sığacık Körfezi, önce ince mavi bir  renk olarak ve sonra bütün görkemiyle manzaraya girdi. Denizin inanılmaz ışıltısı, Halikarnas Balıkçısı’nın Akdenizi tanımlamalarını çağrıştırıyordu.

Bu bölgede çok fazla lale fotoğrafları çektim. Burası sanki bu güzel doğa halısının yaban laleleri köşesiydi!

Bir de o an ismini bilmediğim sarı ve mor renkli minik çiçekler vardı. Sonradan cepte Google Lens yüzünden baktım, onlar “Romulea tempskyana” imiş. Bizde Mor Yıldız deniyor.

Sığacık körfezine indiğimiz noktada sahilden yürüyerek, kısa bir Sığacık turu attıktan sonra, kale civarında uygun bir yerde öğle molası verdik. Teos tiyatrosu oturma sıralarının taşlarının bu kalenin duvar inşaatında kullanıldığını okumuştum.

Öğleden sonra Rehberimiz önderliğinde Sığacık içinden geçerek, Teos Antik Kenti‘ne doğru yöneldik. Kent girişindeki tesislerde bilet satın aldıktan sonra işaret levhalarını takip ederek antik şehir turunu başlattık.

İlk anda ve genelde gördüğümüz manzara, yemyeşil bir doğa halısı içinde çeşitli noktalarda düzenli olarak dizilmiş antik şehir taşları oldu. Önce tiyatronun bulunduğu tarafa yönelik. Burada, antik şehir görevlilerinin izletme sözünü verdikleri slayt gösterisi gerçekleşmediği için, ön bilgilendirme bana kaldı.

Tiyatrodan sonra benim Odeon olarak okuduğum, burada meclis binası olarak adlandırılan yapıya yöneldik. Önce yolumuzun üzerinde yeralan muhteşem bir anıt ağaç ziyareti yaptık. Arkadaşlarımızın ifade ettiğine göre “Umay Nine Ağacı” ismi verilen bu zeytin ağacı, tam 1800 yıllıkmış; inanılmaz!

Anıt ağacının yakınındaki Dionysos Tapınağı‘na ait taşların bulunduğu bölgenin uzaktan fotoğrafını çektim. Kitaplarda Anadolu’daki en büyük Dionysos Tapınağı olduğu ifade edilen bu yapı, henüz taş sergisi halinde!

Meclis binasını görmek için mandalina bahçeleri arasından ilerledik. Oldukça iyi korunmuş gözüken yapının aynı zamanda Odeon olarak kullanıldığını konuştuk. Bu yapının yanında, herhangi bir açıklayıcı levhayla tanımlanması yapılmamış büyük bir antik taş tarlası vardı.

Bundan sonra antik şehir turumuzun son noktası olan Güney Limanı’na yöneldik. Sahildeki kuvvetli fırtınada çok fazla beklemek istemediğimiz için bu ziyareti kısa tuttuk ve şehre dönüş için aracımızı buraya çağırdık.

Bu güzel etkinlikte yürüyüş ve antik şehir turunda çektiğim fotoğrafların çoğunu ve arkadaşlarımın paylaştığı karelerden seçtiklerimle hazırladığım fotoğraf albümünü aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.

Not: Aşağıdaki fotoğrafları herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.

Levha Metinleri:

TEOS (SIĞACIK)

ARAŞTIRMA TARİHÇESİ

İonia Bölgesi’nin oniki kentinden biri olan Teos antik kenti, 1764-1765 ve 1862 yıllarında İngiliz Dilettanti Cemiyeti (Society of Dilettanti), 1924-1925 yıllarında Fransızlar ve daha sonra 1962 ile 1967 yılları arasında Ankara Üniversitesi’nden Yusuf Boysal ile Baki Öğün tarafından araştırılmıştır. 1980-1992 yıllarında Duran Mustafa UZ hem Dionysos Tapınağı’nda, hem de Arkaik Tapınak’ta sınırlı sondaj çalışmaları; 1993-1996 yıllarında ise Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Numan Tuna; kentte kısa süreli yüzey araştırmaları gerçekleştirmiştir. 2010 yılından itibaren yeniden başlayan kazı ve restorasyon çalışmaları, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Musa Kadıoğlu başkanlığında yürütülmektedir.

KENT TARİHİ

Antik yazarlardan Strabon ve Pausanias, Teos’un önce Athamas tarafından kurulduğunu ve bu nedenle ünlü Lirik Şair Anakreon tarafından Athamantis olarak adlandırıldığını; sonra İon kolonizasyonu döneminde Kodros’un evlilik dışı oğlu Naoklos ve daha sonra Atinalı Apoikos ile Damasos ve Boiotialı Geres tarafından kurulduğunu bildirmektedir.

Antik kentte sürdürülen arkeolojik kazılar, kentin Protogeometrik Dönem’den itibaren (MÖ 1000 civarı) yerleşildiğini ortaya koymuştur. Yaklaşık MÖ 600 yıllarında Miletoslu filozof Thales’in, İonia Bölgesi’nin merkezinde olmasından dolayı oniki İon kentin birlik merkezi olarak Teos’u önermesine karşılık bu önerisi kabul görmemiştir. Teos kentinin MÖ 6. yüzyıldaki ticari ilişkileri, Eski Mısır’a kadar takip edilebilmektedir. Tüm Anadolu’da olduğu gibi Teos da MÖ 545 yılından sonra Pers komutanı Harpagos’un eline geçmiştir. Teos’un da içinde yer aldığı oniki kentten oluşan lon Birliği’nin, Pers Kralı II. Kyros’un Batı Anadolu’daki Eski Yunan şehirleri üzerindeki baskısını kıramaması sonucu, Herodotos’a göre Teos halkının tamamı MÖ 543 yılında kenti terk etmiş ve Trakya Bölgesi’ndeki Nestos deltasında Abdera (İskeçe yakını) kentini kurmuştur.

Teoslular, Abdera’nın dışında MÖ 544 yılı civarında Taman Yarımadası’ndaki (Kırım) Phanagoria kentini de kurmuşlardır. Bununla beraber zamanla birçok kolonist ana kente geri dönmüştür. Kentin refah seviyesi o denli artmıştır ki MÖ 494 yılındaki Lade Deniz Savaşı’na Teoslular 17 gemiyle destek vermiştir. Attika-Delos Deniz Birliği’ne üye olan kent, bu birliğe Erythrai (Ildırı) gibi yıllık 6 talent vergi ödemiştir.

Yunanlarla Persler arasında imzalanan Antalkidas Barışı (MÖ 387/6) ile Teos tekrar Pers yönetimine girmiştir. MÖ 334’te Büyük İskender ile birlikte yeniden özgürlüğüne kavuşmuştur.

Seferihisar’da ele geçen uzun bir yazıttan da öğrenildiği üzere, ‘MÖ 304 yılında meydana gelen ve tüm İonia Bölgesi’nde zarara yol açan deprem sonrasında kentin Antigonos Monophthalmos tarafından komşu kent Lebedos (Ürkmez) ile birleştirilmesi (synoikismos) planlansa da bu plan uygulanamamıştır.

MÖ 281’de Seleukos Krallığı’nın hakimiyetine giren kent, özellikle Dionysos Tapınağı’na verilen ayrıcalık ve haklarla önemini sürdürmüştür. Bu dönemde, kente yapılan bir korsan saldırısına ilişkin alınan meclis kararına göre vatandaşların mal varlıklarının %10’unu korsanlara vermeye mecbur bırakıldığı bilinmektedir.

l. Attalos Dönemi’nde (MÖ 241-197) Pergamon Krallığı’na bağlanan Teos, III. Attalos Dönemi’nde (MÖ 138-133) kralın topraklarını vasiyet yoluyla Roma’ya bırakmasıyla Roma egemenliği altına girmiştir. Kent, MÖ 129 yılından itibaren Roma’nın Asia Eyaleti sınırları içerisinde yer alır. Kent genelinde ele geçen mimari yapıların çeşitliliği kentin Roma İmparatorluk Dönemi’nde de önemini devam ettirdiğini göstermektedir.

Dionysos kültünün kent ve çevresindeki önemi nedeniyle MÖ 3. yüzyılın ikinci yarısında, şair, müzisyen, tiyatrocu ve şarkıcılardan oluşan İonia ve Hellespontos Dionysos Sanatçıları Birliği Teos’ta kurulmuştur. Bir süre sonra kentte huzursuzluk kaynağı olarak görülen bu topluluk önce Ephesos’a (Selçuk), ardından Myonnessos’a (Doğanbey), son olarak da Lebedos’a (Ürkmez) gönderilmiştir. Şairler Anakreon, Antimakhos, Epikuros, Nausiphanes, Apellikon ve tarihçi Hekataios Teos’ta yaşamış antik çağın önemli filozof ve sanatçılarındandır.

MECLİS BİNASI (BOULEUTERION)

Dionysos Tapınağı’nın doğusunda ve tiyatronun güneydoğusunda yer alan bouleuterion, kentteki en iyi korunmuş yapıdır. İlk olarak 1924’te çok küçük bir alanı kazılan yapının cavea’sı 1960’lı yıllardaki kazı çalışmaları ile büyük oranda açığa çıkarılmıştır. 2010 yılında mevcut durumu belgelenen yapıda, 2011 yılından itibaren yeni kazı çalışmalarına başlanmıştır. Bu çalışmalarla cavea (oturma bölümü), orkestra, doğu duvarı, kuzey ve güney analemma duvarı ve parodos’lar açığa çıkarılmıştır. Yapının ön tarafında gerçekleştirilen kazı çalışmaları, yapının doğusuna dorik bir portikonun birleştiğini ortaya koymuştur.

Dikdörtgen bir temel plana sahip olan bouleuterion’un oturma bölümü (kolon /cavea), yarım daire biçimli olup 16 sıra oturma basamağına sahiptir. Cavea beş merdiven sırası ile dört kerkides’e ayrılmıştır. En üst oturma sırasının arkasında yapının arka duvarına paralel yerleştirilen fil ayakları, olasılıkla yapıya daha geç dönemde eklenmiştir. Orkestra yarım daireden biraz büyüktür ve renkli mermer döşeli tabanı kısmen korunmuştur. Rektagona/ pseudo isodomik teknikte yapılmış olan yapının doğu duvarının iç yüzünde pulpitum’un profilli duvar kaidesi koruna gelmiştir.

Teos’ta bulunan ve MÖ 2. yüzyıla tarihlenen Polythros’un Eğitim Vakfı yazıtı, o zamana kadar dilbilgisi (gramatik) ve müzik öğretmenleri tarafından gymnasium’da yapılan genel okul sınavlarının artık kentin bouleuterion’unda yapılacağına dair bilgi vermektedir. Bu durum bouleuterion’un Hellenistik Dönem’de politik toplantıların yanı sıra çok amaçlı olarak kullanılmış olduğunu göstermektedii. Dionysos Tapınağı’nda 1963 yılı kazılarında ortaya çıkarılan ve yaklaşık MÖ 200 yıllarına tarihlenen yazıt, Kral III. Antiokhos’un ayakta duran bronz bir heykelinin bouleuterion’a dikilmesi ve burada gerçekleştirilecek olan kült törenindeki kurallarla ilgilidir. Yapı içerisindeki yazıtlı heykel kaideleri yapıda MS 1. yüzyıldaki esaslı değişikliklere işaret etmektedir. Söz konusu yazıtlar, Tiberius Claudius Kalobrotos’u ve oğlu Tiberius Claudius Phesinos’u onurlandırmaktadır. Söz konusu yazıtların yardımıyla boueluterion’un ilk evresini MÖ 3. yüzyıl sonu ile MÖ 2. yüzyılın başına; ikinci evresini ise MS 1. yüzyıla tarihlendirmek mümkündür.

GÜNEY LİMAN

İonia Bölgesi’nin önemli liman kentlerinden biri olan Teos’un kuzey ve güneyde iki limanı bulunmaktadır. Strabon, kuzey limanın antik kentin 30 stadia kuzeyinde olduğunu ve Gerrhaiidai adını taşıdığını bildirmektedir. Günümüzde, Kuzey Liman’a dair kalıntı görünmemesine karşın Roma Dönemine ait dalgakıranın Sığacık Kalesi’nin güneybatısında göründüğü bildirilmektedir. Güney Limanın güney iskelesi ise Anadolu kıyılarındaki en iyi korunmuş iskele örneklerinden biridir.

Yeni dönem Teos araştırmaları kapsamında 201 1 ve 2012 yıllarında antik limanda kara ve sualtı kazı ve belgeleme çalışmalarına öncelik verilmiştir. Bu çalışmalarla dalgakıranın 153 m’lik kısmı belgelenmiştir. Çift çeperli atkılı duvar tekniğinde inşa edilmiş olan duvar, yine çift yüzlü korniş blokları ile taçlandırılmış olmalıdır. Duvar boyunca yer alan 4 adet açıklık ile kuzeyde yer alan iskeleye geçiş sağlanmaktadır. Dalgakıranın kuzeyine bitişik iskele platformu da kısmen iyi korunmuş olarak açığa çıkarılmıştır. İskele, batı tarafta 4,5 m genişlikteyken doğuda dik açıyla bir çıkıntı yaparak 15,4 m’ye genişletilmiştir. Limanın işleyişiyle ilgili olması gereken bu yapısal değişiklik muhtemelen limanın iç tarafına daha fazla teknenin yanaşmasını sağlamak amacıyla yapılmıştır. Platformun kıyıya bakan kısmında 3,5 m aralıklarla yerleştirilmiş bağlama taşları oldukça iyi korunmuş olarak günümüze ulaşmış ve bazıları yöre balıkçıları tarafından halen aynı işlevle kullanılmaktadır. Eldeki veriler limanın sadece güney iskelesine yaklaşk 50 teknenin bağlanabileceğini göstermektedir.

Zenginliğini deniz ticaretine dolayısıyla limanlarına borçlu olan Teos, tüm Akdeniz havzasında etkin bir ticari rol üstlenmiştir. Özellikle Hellenistik Dönem’den beri bilinen ve Sığacık, Karagöl mevkiinde yer alan mermer ocaklarından çıkarılan Teos Grisi (Bigio Antico) ve Africano mermer ‘cinslerinin Roma’ya deniz yolu ile taşınıyor olması söz konusu antik limanların önemini daha da artırmaktadır. 2012 yılında dalgakıranın güneyinde açığa çıkarılan yarı işlenmiş africano cinsi mermer blok, güney limanın mermer ticaretinde kullanılmış olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

GÜNEY LİMAN KİLİSESİ

2011 yılında Güney Liman iskelesinde sürdürülen kazı çalışmaları sırasında tesadüfi olarak küçük bir kilise kalıntısına rastlanmıştır. Limanın doğu ucunda yer alan ve dalgakıran duvarına bitişik olarak yapılmış olan kilise iki nefli ve iki apsisli olması ile dikkat çekmektedir. Doğudaki iki apsisin hemen altında daha büyük iki apsisin kalıntıları, burada biraz daha büyük yine çift apsisli bir kilisenin var olduğunu göstermektedir. Doğu-batı yönlü inşa edilmiş olan kilise kalıntısı, yaklaşık 1 1,4 m x 5,2 m ölçülerinde dikdörtgen bir plana sahiptir. Yapıyı kesin olarak tarihleyebilecek ve kullanım sürecine ilişkin bilgi verebilecek buluntulara rastlanmasa da ele geçen seramik ve sikkeler, kilisenin MS 10-12. yüzyıldaki varlığına işaret etmektedir.

2 thoughts on “İDADİK AZMAK SIĞACIK TEOS ETKİNLİĞİ (22 January 2023)

  1. Fotoğrafların hepsini tek tek inceledim,tek kelimeyle harika.Herseyimizi doğaya borçluyuz.Sinasi bey e teşekkürler.👏

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *