İZMİR KULELİ ÇEŞME(SAAT KULESİ) ZİYARETİ (23 February 2023)

Bugün BBPP11 Etkinliği olarak Konak Meydanı’ndaki “Saat Kulesi”ni ziyaret ettik. İzmir Saat Kulesi olarak bilinen ve İzmir’in uzun yıllardır simgesi olarak insanların kalbinde yaralan bu anıt eser ile ilgili bazı bilgileri tekrar gözden geçireceğim. Amacım doğruların altını çizmek ve bazı yanlışları tekrarlamamak.
Bundan 120 küsür yıl önce, Padişah II. Abdülhamit saltanatının 25.yılına armağan olması için İzmir Valisi Mehmet Kamil Paşa önderliğinde bir heyet tarafından Sarı Kışla’da 25 çeşmeli büyük bir havuz ve 25 metre yüksekliğinde saatli bir kulesi olan çeşme yaptırılmıştır. Ancak geçen zaman içinde öngörülemeyen bir süreçle kuleli çeşme, saatli kuleye dönüştü!
1 Eylül 1901’deki açılışında gürül gürül akan suları kısa bir süre sonra kesilmiştir. Ondan sonra taa 1913’de tekrar açıldı. Böylece zaman zaman suları kesilmiş, fıskiyeleri ve sebil kubbeleri çalınmış ve bugünlere doğru son olarak 2018’de esaslı bir tadilat geçirmiştir. Şimdi de suları akmıyor. Toplam 12 çeşmenin ancak 6 tanesi musluklu; çalınmasın diye metal kilitler takılmış. Fıskiyeler yok. Burası ıssız bir köşe değil Konak’ın merkezi olduğu halde. Bütün bu süreçler içinde doğal olarak anıt eser hep saat olarak görülmüştür.
Bir başka ilginç durum da kulenin II.Abdülhamit’in 25. Saltanat yılını vurgulamak için 25 metre olarak öngörülmüş yüksekliğinin 8 metre kısa olmasıdır(*). İyi ki Sultanın son yıllarına kalmamış bu armağan yapı, zira 33 metre yapmak hepten zor olacaktı!
(*) Yaşar Ürük – Bilmediğimiz İzmir(Kasım 2022)

Not: Aşağıdaki fotoğrafları herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.

İZMİR’İN SEMBOLÜ SAAT KULESİ

“İzmir şehrinin sembolü nedir?’ diye sorulduğunda aklımıza gelen ilk yanıt hiç kuşku yok ki Saat Kulesi’dir. Bu güne kadar birçok kurum kuruluş ya da kişi bunu değiştirmek için oldukça çaba ve hatta para harcadılar ancak İzmir Saat Kulesi’nden daha etkili ve büyüleyici bir çizim asla gerçekleşmedi. Yapıldığı günden bu yana hem şehrimizde “En çok fotoğrafı çekilen obje” hem de “Önünde en çok anı fotoğrafı çekilen nokta” olma özelliğini de açık ara hiçbir yapı ya da coğrafi alana kaptırmadı. Bu nedenle inşa edildiği yıldan bu yana geçen yüz yirmi yıldan fazla zamanda önemini hiçbir an yitirmeyen kulemizin yapılış öyküsü ne yazık ki çoğu kaynakta yanlış bilinmektedir.

Bu yanlış bilgi hemen tüm kaynaklarda iki noktada görülmektedir. Bunlardan bir tanesi kulenin yapımı ile ilgili olarak adı geçen Bahriye Mirlivası Said Paşa’dır. Öncelikle Said Bey, Saat Kulesi’nin planlandığı dönemde Mirliva ya da Paşa değildir. Binbaşı rütbesinde Padişah yaverlerinden biridir. Bu kişi kulenin öyküsünde sayısız kaynakta belirtildiği gibi kuleyi “Yaptıran” ya da “Tasarlayan” veya “Karar veren” konum ya da kurullarda asla olmamıştır. Kulenin yapımında hangi rolü oynadığı aşağıda açıklanmaktadır.

İkinci önemli yanlış ise “Kulenin yüksekliğinin 25 metre” olmasıdır. Hemen tüm kaynakların belirttiği bu bilgi de doğru değildir. Nedense bir çok kaynak araştırma gereği duymadan bu yanlış bilgileri sayfalarında taşımaktadır(382).

1901 yılında, Sultan II. Abdülhamid’in(383) tahta çıkışının 25. yılı anısına birçok vilâyetlerle bazı kazalarda çeşitli anı eserleri yaratılmaya karar verilir. İzmir’deki saat kulesi de böyle bir çalışma sonucu ortaya çıkmış bir eserdir. İzmir Valiliği konuyla ilgili olarak toplantılar düzenler. 1 Ağustos 1900 tarihinde o dönemin Valisi Mehmet Kamil Paşa’nın başkanlık ettiği

ve Belediye Başkanı Eşref Paşa’nın da katıldığı ilk toplantıda Vilayet Konağı önündeki alanın ortasına, saatli bir kulesi de olan dört yönlü bir çeşme yapılması kararlaştırılır. Ancak Kamil Paşa, Sultan’ın tahta çıkış yıldönümü armağanı olarak sadece kuleli bir çeşme yapımı ile yetinmemekte ve ikinci bir armağanın daha yapılmasını istemektedir. Bu istek de Sarı Kışla’nın iç avlusuna görkemli bir havuzun yaptırılması kararıyla hayata geçer. “Yirmi beşinci yıl”ı vurgulamak için de başlangıça saat kulesinin yüksekliği yirmi beş metre, havuz da yirmi beş çeşmeli olarak düşünülür(386). Kamil Paşa inşaatla ilgili olarak küçük bir kurul oluşturur. Kurul üyeleri, başta Belediye Reisi Eşref Paşa olmak üzere, Vilâyet İdare Meclisi Üyesi Abdülkadir Paşa, Askerîyeyi temsilen Kaymakam Şevket Beyefendi, Tüccardan Arabyan Karabet Efendi, Tüccardan Sarrafin Efendi ve Vilâyet Nafia Başmühendisi Baranofski Efendi’dir.

Kurulun önemli görevlerinden biri, bu işin yaratıcısı olacak olan mimarın kim olacağını belirlemektir. Çeşitli adaylar değerIendirildikten sonra Frenk Mahallesi’nde bir mimarlık ofisi olan Raymond Charles Pere’de karar kılınır. Öğretmenliği bırakan bir dostunun yerine Fransızca dersleri vermek üzere İzmir’e gelen Pere, kısa bir zaman sonra söz konusu ofisi açarak mimarlık yapmaya başlamıştır. 1854 yılında Fransa’da doğmuş olan Pere, bir zaman Bordeaux Güzel Sanatlar Okulu’na devam etmişse de olanaksızlıklar nedeniyle eğitimini yarıda bırakmıştır. Vilayetin teklifi gelinceye kadar Pere’nin şehirde iz bırakan türden bir eseri yoktur ve saat kulesi ilk kalıcı eseri olacaktır. Sonuçta ön anlaşmaya varılır ve Pere hemen ilk çizimleri oluşturmaya başlar. Hedefi, şehre yakışır ve “orient” çizgilere sahip bir kule yaratmaktır. Yapım için o dönemlerde oldukça yaygın olan metal yapı malzemesini hiç düşünmeden taş ve mermere yönelir. Öte yandan kulede İzmir’den de çizgiler olsun ister ve Aya Fotini Kilisesi çan kulesinden esinlenmesinin yanı sıra, o güne kadar pek beğendiği bir mimari eleman olan Şadırvan Camii baldakenlerini(387) örnek alarak kulenin dört yanında çeşmeler oluşturur.

Pere kısa zamanda çizimi tamamlar, hemen ilk toplantıda eskizleri kurula sunar oldukça beğeni alır ve kulenin yapımı da 1700 lira karşılığında Pere’ye verilir. Kışla avlusundaki havuzlu sebil de Pere’nin çizimiyle inşa edilecektir. Öte yandan Sultan Abdülhamid ne kadar önemli görevler vermek zorunda kalırsa kalsın Vali Mehmed Kamil Paşa’ya kesinlikle güvenmemekte, sürekli izletmektedir. Mehmed Kamil Paşa bu durumu iyi bildiği için, kulenin yapılmasını Sultan’a kabul ettirmek amacıyla, som gümüşten bir maketin yapılarak armağan olarak gönderilmesi kararını da kuruldan çıkartır. Bu işi yapacak tek usta İstanbul’da, Pera’da(388) dükkânı olan Zinguilli ustadır. Çizimlerin birer örneği hemen İstanbul’a gönderilir ve maketin yapım işi 375 liraya Zinguilli(389) ustaya verilir.

Öte yandan saat kuleli çeşmenin ahşaptan yapılmış yaklaşık dokuz metre yüksekliğinde bir modeli de inşaat alanına konulur ve 1 Eylül 1900 tarihinde törenle kule ile sebilin temelleri atılır. Ancak ilk anda dış yüzeyi bu kadar çok işlemeli bir yapıda kullanılabilecek yumuşaklıkta taşların sağlanması sorunu ortaya çıkar. Hindistan’dan getirilebilecek böyle bir malzemenin yapım masrafını ne kadar artıracağının hesabı yapılırken, bir taş ustasının önerisiyle Denizli’nin Sarayköy’ündeki bir taş ocağından örnek taşlar getirilir. Mimar malzemeyi çok beğenir ve gündüz çalışılarak ocaktan çıkarılan taşlar iki hafta içinde İzmir’e ulaşır. Bunda İzmir – Aydın demiryolunun bağlantılı olarak Kordon tramvay hattını da kullanması ve taş yüklü vagonların Hükümet Meydanı’nın çok yakınındaki Gümrük Önü’ne kadar gelebilmesi de önemli rol oynar. Taş ustaları da oldukça yumuşak olan bu taşları testerelerle kesip, küçük keskilerle yontmaya başlar.

Ancak beyaz mermer platform üzerindeki yapı yükselip, yüzeydeki bezemeler belirdikçe halk arasında bir dedikodu yayılır: “Testerenin bile kolayca kestiği yumuşaklıktaki bu taşlarla bu yükseklikte yapılacak olan kule kesinlikle sağlam olmaz. Çürük görüntülü bu taşlar günlerce yağan İzmir yağmurlarına dayanamaz ve erir gider. Bu kule de çöker!” Söylenti yayıldıkça bağış yapan eşraftan kişiler valinin karşısına kadar çıkarak tedirginliklerini anlatır. Mehmed Kamil Paşa İzmir’de bilinen ne kadar mimar ve usta varsa çağırır ve onlardan bir kurul oluşturur. Bu kurul yaptığı inceleme sonunda ‘Taşların yağmur ve güneş gibi dış etkilerle erimek şöyle dursun, daha da sertleşeceği” raporunu verince kule yapımı hızlanır. Bu arada bir hayli süslü ve renkli olan kulede kullanılacak olan yeşil ve bordo renkli mermer sütunlar Marsilya’dan getirtilir.

1901 yılına girildiğinde işler iyice hızlanmıştır. Zinguilli usta büyük emek verdiği maketi Mart ayında tamamlar ve gümüş model önce İzmir’e getirtilerek Vali ve kurulun oluru alınır. Çok beğenilen maketin Sultan’a, Eşref Paşa ile ayni zamanda Mehmed Kamil Paşa’nın oğlu olan, Sultanın yaverlerinden Bahriye Binbaşısı Said Bey(390) tarafından sunulması kararlaştırılır. Sunumda(391) Padişah modeli çok beğenir ve bunu açıkça da dile getirir.

Vali Mehmed Kamil Paşa(önde soldan ikinci) ve yanında oğlu Said Bey(üniformalı) Efes harabelerinde.

Aynı dönemlerde Gördes’te kaymakamlık yapmakta olan büyük hiciv ustası şair Eşref de(392) kule çeşmenin yapımı ile ilgili bir şiir yazar ve şiir İzmir’de basılmakta olan Ahenk gazetesinde yayımlanır.

Hazret-i Sultan “Hâmid” hânı ilâ yevmü’l-kıyâm Afiyetle kâmrân etsin Hudâ-yı lem-yezel Mülkü ihyâl milleti mesûd kıldı himmeti Adl ve ihsanı,

cihanda oldu bir darb-ı mesel oldu vakte ol şahın sâl-i cÜlÛsu yirmi beş Ol mukaddes vakte tazimen yapıldı bu mahal

Asdâkadan bir vezir-i Kâmili tensib edib

Besmele ile evvela bizzât vaz etdi temel

Görmeden sanma bunu, âdî yapılmış bir kule, Gel de gör kadd-i bülendi Mısır’ın ehramın bedel, İddia etmem bunun emsâli hiç yoktur diye, çünkü var misli mücevherle murassa bir model Bir su içdim “oh” çekib Eşref dedim tarihini: Mevkiinde oldu saatle bu çeşme pek güzel.

Şiirin eski harflerle yazılışında, tarih mısraındaki harflerin değeri ebced hesabında 1319’dur. Hicri 1319 yılı ise Miladi takvimde, eserin yaratıldığı yıl olan 1901’dir.

Sonuçta iş daha da hızlandırılır ve Nisan ayında tamamlanan kaba inşaatın ardından geçilen ince işler de aynı yılın Ağustos ayında bitirilir. Bu arada su şirketi ile de gerekli anlaşma sağlanarak, çeşmelerin şebeke bağlantıları(393) konusu da halledilir.

1 Eylül 1901 Pazar günü büyük bir kalabalık önünde yapılan törende çeşmelerden su akıtılarak kulenin açılışı yapılır. Sekizgen biçimde inşa edilen ve dört bölümden oluşan kule tabanının dar kenarlarında yer alan ve dörder küçük sütun üzerine oturan, at nalı kemerli sebillerin üçer çeşmesi, kurnası ve ortalarında fıskiyeleri(394) vardır. Kulenin üst bölümünde, dış yüzlerde bulunan dört adet saat Alman İmparatoru II. Wilhelm(395) tarafından armağan edilir. Yirmi iki adet dişli çarktan oluşan saatin mekanizması üzerinde 1901 tarihi bulunmakta ve her biri beşer kilogramdan fazla ve çelik halatlarla bağlı iki ağırlığın haftada bir yukarıya çekilmesinin sağladığı güç ile çalışmaktadır. Açılıştan bir zaman sonra Saat Kulesi inşaatında hizmeti başarılı bulunan Belediye kalfası Haci Ohannes, Mecidi Nişanı ile ödüllendirilir(396).

Bu kule ile birlikte Hükümet Konağı ve Kışla arasında kalan meydan, bir anlam kazanarak İzmir’in ilk kamusal alanı olur. Öte yandan kule tamamlanırken, Kışla avlusundaki havuzlu sebilin yapımı yarıda kalmıştır. Kısa zamanda çıkartılan ek tahsisatla havuzun tamamlanması işi de Pere’nin üstlenmesi sağlanarak birkaç hafta içinde bu havuz da tamamlanır. Şair Eşref bu havuz için de bir şiir yazmıştır. Bu şiirde de ebced hesabı 1319 tarihini vermektedir.

Şehenşah-ı muazzam hazret-i Abdülhamid hânı,

Yaratmıştır cihanda hayr-ı mahz olmak için hallâk.

Zamanında yapıldı ol kadar âsâr-ı umran kim,

Yazılsa bir büyük defter olur fihristi bin yaprak, Olunca yirmi beş sâl-i cülûsu ol Şehenşah’ın, Edildi cümle-i âsâr-ı umrâna bu da ilhak.

Mukaddes bir günü ettirdiğiyçün halka der-hâtırı Vücûduyla bu havzın iftihâr etsin bütün sancak.

Sudan zannetme Eşref, geldi bal, tatlandı tarihi:

Bu fıskıyye yapıldı Kışla meydanında pek parlak.

Saat Kulesi o tarihten sonra İzmir’in hiç tartışmasız bir numaralı simgesi olur. Ancak kule, günümüze kadar çeşitli sıkıntılar da yaşar. Bunların belki de en önemlisi yapılışından hemen sonradır. 1908 yılında II.Meşrutiyetin ilân(397) her yerde ve özellikle İstanbul, İzmir, Selânik gibi büyük şehirlerde büyük gösterilerle kutlanır. İzmir’de de bu tür gösteriler düzenlenir, tüm gün ve gece süren şenlik özellikle Frenk Mahallesi’nde(398) adeta bir karnavala dönüşür. İşte o gün birçok insan -biraz da kışkırtılarak- Hükümet Meydanı’nda toplanır. Bu kişiler, Hürriyetin ilânı nedeniyle taşkınca sevinç gösterileri yapmakta ve saray yönetimi aleyhine atıp tutmaktadırlar. Derken birisi Saat Kulesi’ni işaret ederek “Bunu Abdülhamid için Yaptılar. Daha ne duruyorsunuz?” diye bağırır ve yerden aldığı bir taşı kuleye fırlatır. Derken diğerleri de bu eyleme katılır. Çok geçmeden de nereden buldularsa, kazma-kürek gibi aletler de ortaya çıkar. Tam bu sırada Hükümet Konağı’nı bekleyen küçük birlikteki erler gözü dönmüş gruba müdahale eder. Çevrede bulunan bazı kimselerin de uyarıcı konuşmalar yaparak olaya karışmasıyla taşkın kalabalık dağılır ve Saat Kulesi de kurtularak günümüze ulaşır.

——————————————————–

382 Örnek bir yanlış bilgili sayfa: “Bahriye Mirlivası Said Paşa ve Belediye Reisi Eşref Paşa‘dan oluşan komisyon tarafından yaptırılmıştır. Bu yapı 25 metre yüksekliğinde…” (https://I zmir.ktb.gov.tr/TR-77373/saat-kulesi.html)

383 34 Osmanlı Padişahı. (21 Eylül 1842 -10 Şubat 1918) Osmanlı Devleti’nde mutlak hakimiyeti sağlayan son padişahdır.

384 Kıbrıslı Mehmed Kamil Paşa. (1833 – 14 Kasım 1913). Dört kez sadrıazamlık yapmıştır•

385 Hacı Mehmed Eşref Paşa. 1895-1907 yılları arasında İzmir Belediye Başkanlığı yapmıştır.

386 Kulenin Padişah’a sunulan gümüş modelinin boyutlarının da 25 metre yükseklik oranına uygun olmasına karşın, neden 25 metre yükseklikte inşa edilmediği konusunda şu güne kadar edinilmiş kesin bir bilgi yoktur.

387 Baldaken, bir mimari yapıyı taşıyan kolonlardan bağımsız kolonlar üzerinde duran sundurma biçimli örtü ya da ana yapıdan bağımsız tavan demektir. Baldaken sözcüğü İspanyolca’da bir sunak ya da kapının üzerine gölgelik olarak asılan ve Bağdat’tan getirtilen, brokar işlemeli örtüye verilen Baldaquin adından gelmedir.

388 Günümüzde Beyoğlu

389 Zinguilli ustanın adına Atatürk’ün özel eşyaları ve giysileri arasında rastlandığını da belirtmek gerekir. 6.5 cm uzunluğunda, üzerinde damla şeklinde bir büyük pırlanta taş ve ona bağlı küçük bir inci bulunan bir kravat iğnesin de Zinguilli ustanın imzasını taşmaktadır.

393 Kulenin çeşmelerinden su akması çeşitli zamanlarda kesintiye uğramıştır. Nitekim, açılıştan bir zaman kesilen su ancak 1913 yılında yeniden akıtılmaya başlar. “İzmir hükümet konağı ve hapishanenin su yollarının tamiriyle kanal inşasının belediye tarafından karşılanması ve su kumpanyasına yıllık belli bir miktar para ödenerek saat kulesindeki çeşmelere su verilmesi.” (BOA, Maliye Nezareti. Emlak-i EmiriyyeIlık Tarihi: R- 15 Eylül 1329 – 28 Eylül 1913). Müdüriyeti. / 1016 – 6. Belge

394 Bu fıskiyelerden iki tanesi yakın yıllarda yok olmuştur. Hatta bu sebillerin kubbeleri de kısa zaman önce çalınmiştir. Orijinal muslukların da neredeyse tamamı çalınmıştır. Bu eksiklikler 2018 yılında yapılan onarımda giderilmiştir.

395 Son Alman İmparatoru ve Prusya Kralı. 1888 – 1918 yılları arasında tahtta oturmuştur.

397 İkinci Meşrutiyet, Osmanlı Anayasası’nın 29 yıl askıda kaldıktan sonra, 23 Temmuz 1908’de yeniden ilan edilmesiyle başlayan ve Mebuslar Meclisi’nin Sultan Vahdettin tarafından 11 Nisan 1920’de tasfiyesi ile sona eren dönemdir.

398 Frenk Mahallesi ile ayrıntılı bilgiyi kitabın ilerleyen sayfalarında bulabilirsiniz.

396 BOA. Dahiliye. Mektubi Kalemi. / 624 – 27. Belge Tarihi: H- 13 Ramazan 1320 – 14 Aralık 1902.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *