Ne zaman Blog sayfamı açsam, yandaki küçük fotoğrafımın hikayesini yazmak istemişimdir. Çünkü bu fotoğrafın benim için önemli bir özelliği var. Bu yazımda bunu anlatacağım.
Başlangıçta Blog sayfamda fotoğrafım yoktu. Oğlum Cem bir fotoğrafımın olmasının iyi olacağını söylüyordu ve ben de kendisine “Sendeki fotoğraflardan birini seç” demiştim. Neticede Cem yandaki fotoğrafımı seçip sayfaya yerleştirmiş.
Bu fotoğraf geçen sene Kasım başında Kaz Dağı Trans etkinliğinde Sarıkız zirvesine ulaştığımda çekilmişti. Yüzümdeki mutlu ifade, zirve etkinliğini başarabilmiş olmamın verdiği keyif nedeniyledir. Zira bu etkinlik, 60 yaşıma vardığım bu zamanlara kadar, 19 senedir yaptığım dağcılık etkinliklerinin içinde, bana en zor gelen etkinliktir.
Kaz Dağı trans etkinliğinde yaklaşık 300 metre yüksekliğindeki Kızılkeçeli Köyü’nden tırmanışa başlanarak, 1726 metre yükseklğindeki zirveye olan yaklaşık 1.5 kilometrelik irtifa, kamp yükü ile 7-8 saatlik bir yürüyüş gerektirmektedir. Ülkemizdeki pek çok yüksek dağ etkinliğinde kamp çantası bu kadar taşınmamaktadır.
Kaz Dağı Trans etkinliğine daha önce 1998 ve 1999 yıllarında 50 yaşım civarında 2 defa daha katılmıştım. Renkli kayıtlar trans etkinliğidir.
No. | Tarih | Parkur | Rehber |
144 | 11 Haziran 1995 | KAZ DAĞI-Kızılkeçeli,Sarıkız Zirvesi | Zafer Gürhan |
277 | 14 Kasım 1998 | KAZ DAĞI-Kızılkeçeli,Sarıkız Zirvesi | Zafer Gürhan |
278 | 15 Kasım 1998 | KAZ DAĞI-Sarıkız Zirvesi,Cıblahbaba Zirvesi,Ayazma | Zafer Gürhan |
301 | 13 Kasım 1999 | KAZ DAĞI-Kızılkeçeli,Sarıkız Zirvesi | Önder Bekçekaral |
302 | 14 Kasım 1999 | KAZ DAĞI-Sarıkız Zirvesi,Cıblahbaba Zirvesi,Ayazma | Önder Bekçekaral |
460 | 13 Nisan 2008 | KAZ DAĞI-Kızılkeçeli,Kaz dağı | Yusuf Çilengir |
466 | 1 Kasım 2008 | KAZ DAĞI-Kızılkeçeli,Sarıkız Zirvesi, Kamp yeri | Muharrem Kaya |
467 | 2 Kasım 2008 | KAZ DAĞI-Sarıkız Zirvesi, Ayazma | Muharrem Kaya |
O yıllarda da epeyce zorlanmıştım ama neticede başarmıştım. Tam 10 sene sonra, ayni etkinliği bu defa 60 yaşımda da gerçekleştirebilecek miyim diye doğrusu çok büyük bir heyecan duyuyordum. Nitekim bu duygularımı İzmir’den bir minibüsle birlikte yola çıktığım 10 arkadaşıma açıkladım. Şimdi düşünüyorum da, o zaman arkadaşlarımı endişe içinde bırakmış olabilirim. Zira bu bir trans etkinliği olduğundan, yani güneyden zirveye ulaştıktan sonra ertesi günü dağın kuzey tarafındaki Ayazma bölgesine geçeceğimizden, etkinliğe devam edemeyenleri dönüşte almak üzere kaldıkları yerde bırakamazdık. Ya etkinlik orada bitirilecek ve herkes geri dönecek, ya da daha fazla tırmanış yapamayacak kişiyle birlikte birkaç kişi geriye döneceklerdi. Neyse ki korktuğum başıma gelmedi ve bu zorlu 8 saatlik kamp yüküyle yaptığımız etkinliği aksatmadan zirveye ulaştık. İşte bu küçük fotoğraf Kaz Dağı Sarıkız zirvesinde poz verdiğim aşağıdaki kareden alınmıştır.
Yüzümden yorgun ama başarmış olmanın gururu ve mutluluğu okunmaktadır. 10 yıl sonra bazı bel ve yüksek tansiyon problemlerime rağmen, kamp yükü ile 8 saatlik çıkışı ve ertesi gün de 8 saatlik inişi tamamladım. İzmir’e dönerken minibüste bu duygularımı arkadaşlarımla paylaştıktan sonra, kamp yükü ile Kaz Dağı Trans etkinliğini son defa yapmış olduğumu belirttim. “Bundan sonra ya günübirlik zirve etkinliği yapabilirim, ya da bir gece konaklayarak çıkışı 2 günde tamamlayacak şekilde planlanan trans etkinliklerine katılabilirim” diye ilave ettim.
Küçük bir not: Rehberimiz Muharrem Kaya ile yaşıtız ama O bir istisna; zira bu dünyadan değil…!
Aşağıda Kaz Dağı Trans etkinliğimizin kısa bir özetini ve daha sonra 2 günlük etkinlikte çektiğim fotoğraflardan sizler için seçtiklerimi izleyebilirsiniz. İyi seyirler.
KAZ DAĞI TRANS ETKİNLİĞİ 01-02 Kasım 2008
Kaz Dağı Trans etkinliğini Rehber Arkadaşımız Muharrem Kaya organize etti. 31 Ekim 2008 Cuma Akşamı İzmir’den İDADİK’in neredeyse resmi şoförü olan “Ahmet Abi”nin minibüsü ile yola koyulduk. Katılanların 4 tanesi bayan, toplam 9 sporcu arkadaşız: Muharrem, Naciye, Seda, Sevcan, Ali Rıza ve Eşi Kezban, Mehmet Düzel, Yusuf, Tufan. Bir arkadaşımız Mehmet Almaç da Burhaniye’den bize katıldı ve 10 kişi olduk. Yol boyunca Kaz dağı ile ilgili anılar konuşuldu ve Naciye bazı yerel Sarı Kız Efsaneleri okudu.
Geceyi Burhaniye Öğretmenevi’nde geçirdik ve sabah bir çorbacıda kahvaltı yapıp yola koyulduk. Kızılkeçeli Köyü’nde sularımızı doldurup minibüsle köyün dışına kadar yol aldık. Taşıttan indikten sonra kamp çantalarımızı sırtlayıp 7:30 gibi yürüyüşe başladık. Sabah serinliği ile Edremit körfezinin puslu görüntüsünü izleyerek hızla yoldan yükseldik. Mehmet Almaç GPS’i ile rotayı takip edip Muharrem’e yardımcı oldu.
İdadik Kamp yeri yakınındaki Musluklu Çeşme başında ilk molamızı verdik. Sularımızı tazeledikten sonra oyalanmadan yolumuza devam ettik. Rotamız oldukça uzun olduğundan ve geceye kalmadan zirvedeki kamp yerine ulaşmayı hedeflediğimizden Muharrem ekibi hep belirli bir tempoda yürüttü.
Ben genellikle geride yürüyorum ve bol bol fotoğraf çekiyorum. Aslına bakarsanız bu mevsimde Kaz Dağı’nın bizim rotamızın geçtiği bölgelerinde çam ağaçlarından, bodur ardıçlardan ve yer yer bazı geniş yapraklı ağaçlardan başka pek bitki ve ağaç çeşidi yok. Zemin genellikle toprak ve kuru çam iğne yaprakları ile kaplı.Yer yer mor çiğdemler, yonca ve eğrelti otları var. Habire fotoğraf çekip gurubu yakalamaya çalışıyorum. Çantam beni oldukça zorluyor ama sesimi çıkarmıyorum. Öğretmenevinde geceleyeceğimizi bana bildirmedikleri için 2 gece çadırda kalacak şekilde hazırlığımı yapmıştım ve galiba çanta düzenim de pek iyi değil. Bu da beni zorluyordu.
Oğle molasını İkiz Oluk denilen bölgede, saat 11 gibi yaptık. Çok güzel bir pınar ve çevredeki çiğdemlerin bol bol fotoğraflarını çektim. Ayrıca buradaki iri böğürtlenlerin bolluğuna çok şaşırdık.
Fazla uzun sürmeyen öğle molasından sonra hemen yola koyulduk. Diklik biraz arttı ve tempo da nispeten hızlı olunca iyice zorlandım. Gene arkadan geliyor ve grubu yakalamaya çalışıyordum. Bir süre sonra iyice yavaşladım ve geride kaldım. Muharrem’in bazı eşyalarımı arkadaşlara dağıtma önerisini bu defa geriye çeviremedim. Aslına bakarsanız zirveye kadar bana kalanları da zorla taşıdım. Bir türlü bitmek bilmeyen ormanın sonunda zirve konisini gördük. Çıplak kayalık tepenin en yüksek noktasına guruptan 5-10 dakika sonra ulaşabildim.
Zirve coşkusu ile bol bol fotoğraflar çektik ve tekrar çantaları sırtlayıp zirvenin biraz alt kısmındaki kamp yerine yöneldik. Taş çeşmeli kamp yerine 15:30 gibi vardığımızda çantayı sırttan indirmenin tadına doyum olmuyordu! Çadırlar kuruldu, akşam yemekleri hazırlandı. Yemek sırasında biraz yukarılarda zirveye doğru bir otomobil gördük. Demek ki artık buraya kadar yol yapılmış! Zirvede yapılan geleneksel Sarıkız Şenlikleri için bu ulaşımın sağlandığını düşünüyorum. Ancak biz dağcılar, dağlara taşıtlarla gelinmesinden hiç hoşlanmayız. Ama ne yapalım ki bu da bir kültürel etkinlik ve pek çok insanın yüksek dağ güzelliklerini yaşamalarını sağlıyor.
Yıldızlar altında ve çeşmenin şırıltısı ile geçen geceden sonra kahvaltı yapıp oyalanmadan tekrar yola çıktık. Dağın Kuzey yüzü daha fazla ağaç çeşitliliği gösteriyor. Çamlar ve bodur ardıçlardan başka yer yer çeşitli kavaklar ve özellikle köknar ağaçları görülmeye değer. Çam ve köknarların taze fidanları adeta birbirleri ile yarış halinde biraradalar. En aşağılarda ise çınar, kestane gibi geniş yapraklı ağaçların bu sonbahar günlerindeki sarı-turuncu-kahverengi renk cümbüşü çok muhteşem manzaralar oluşturuyordu. Bu rengarenk sonbahar ışıltıları içinde Ayazma’ya geldiğimizde yorgun ama çok keyifliydik. Ayazma piknik alanındaki insanların ilgisine karşılık vererek küçük bir çay molasından sonra oyalanmadan İzmir’e doğru yola koyulduk.
Not: Aşağıdaki fotoğrafları, herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.
Kaz Dağı Trans (1.Gün): 01 Kasım 2008
Kaz Dağı Trans (2.Gün): 02 Kasım 2008
Kaz dağı etkinliği ne verdiğim yoruma çok kısa olarak devam edeceğim. mümkünse eklersin ..
ifadelerinden sadece birisi üzerinde duracağım . çünkü çok ama çok etkilendim. basit ama çok anlamlı bir cümle ; ” biz dağcılar zirvelere çıkan araç yollarını sevmeyiz ” diyorsun . bu cümle o kadar çok şey ifade ediyor ki ….
neden ?
ben ; benim için ifade ettiklerini burada dile getirmeden edemeyeceğim.
1. dağlara emekle zorluklarla terleyerek çıkmanın güzelliğini bilmiyorlar.
2.Bilmedikleri bir yana oraları araç egzos gazları ile kirletiyorlar.
3. oralar o kadar güzel ve bakir ki senede bir kez bile bir aracın egzos gazının yaptığı işe tahammülümüz yok .
4. doğayı keşke işte bu tahammülsüzlük gibi herkez sevseydi . belki de doğa bugün olduğundan 1000 yıl önceki kadar daha temiz ve bakir olurdu.
5. oraya arabayla çıkanlar orayı kirletecek potansiyel grubu temsil ederler.
Çünkü terleyerek emek ve emek çekerek saniye saniye doyumsayarak o zirvelere çıkmadıkça ,
o bakirliği özümseme bilinci olamadıkça her zaman için böyle bir sevimsiz potansiyel mevcuttur.
Azizim.
Sizin yaptiginiz dagcilik degil…Dogada yuruyus,kendinizi bu kadar buyutmeyin.Isteyen yurur,isteyen arabayla cikar;isteyen paraglide ile ucarak gelir.Yaptiginiz faaliyette kaya tirmanisi,buz veya kar kulvari olmadigi gibi yukseklik de dagcilik demek icin uygun degil.Yorgunluk disinda vucudunuzda yuksek dag sartlarininda olusabilecek etkiler gozukmez.Yani sizler doga yuruyusculerisiniz.Sevimsiz potansiyel vb. gibi sozlerle sevimsiz olmayin,yuruyuse devam edin…Sirtinizda yukunuzle.
Sayın Bay “Dagci”,
Dağcılık ile ilgili olarak aktardığınız değerli bilgiler her türlü takdirin üzerindedir.
Her iki yorumu birleştirmek gerekirse dağcılar da, doğa yürüyüşçüleri de, piknikçiler de doğayı kirletmesinler diyorum.
İyi etkinlikler..