TROYA ANTİK KENTİ’NDE HIZLI BİR TUR (20 June 2024)

Uzun yıllardır Çanakkale’de ikamet eden Kardeşlerim Necla ve Sinan Yüksel’i ziyaret ettikten sonra İzmir’e dönerken Troya Antik Kenti’ne uğrayıp hızlı bir ören turu attım.

Bu hızlı tur esnasında çektiğim fotoğraflarla hazırladığım Fotoğraf Albümü’nü aşağıdaki linkden ve fotoğraflarını çektiğim bilgi panolarındaki Türkçe metinleri de Fotoğraf Albümü’nden sonra veriyorum.

Aşağıdaki fotoğrafları herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.

BİLGİ PANOLARI TÜRKÇE METİNLERİ

(1)
TROYA’YA HOŞ GELDİNİZ!

Priamos’un efsanevi kenti Troya’ya hoşgeldiniz. Burası 1871 yılından itibaren tarih öncesi arkeolojinin başlangıcının yazıldığı yerdir. Planda gördüğünüz, Troya‘daki gezi yolu, farklı bilgi panolarıyla sizi kentin farklı yerleşim katmanlarına götürecektir.

T.C. Kültür ve Turizm bakanlığı ve İçtaş firması, Troya kazılarının arkeolojik ve bilimsel temelini oluşturan ekibin çalışmalarına büyük destek vermektedir. Söz konusu ekip, Troya’nın geniş kültürel arka planı ortaya çıkarmış ve Troya mitolojisinin çok sayıdaki sorusunu açıklığa kavuşturmuştur. 1988 yılında UNESCO Dünya Kültür mirası listesine alınan bu yerin sonraki kuşaklar içinde korunabilmesi adına, maddi ve manevi anlamda yardımcı bulunan herkese çok teşekkürler. Umarız burada nelerin olduğunu dikkatlice gözlemlemek, okumak ve düşüncelerinizi geçmişe ve düşe yönlendirmek için yeteri kadar zaman ayırmışsınızdır. Dünyaca ünlü bu tarihi coğrafya buna değer!

(2)

TROYA ATI

Homeros, Milat’tan önce sekizinci yüzyılın sonlarında Anadolu’nun İonya bölgesinde yaşamıştır ve antik Çağ edebi mirasını büyük ölçüde zenginleştirmiştir. O olmasaydı ne Hektor ne de Akki Ella’s var olabilirdi.

Antik Çağ’da Homeros‘un adıyla yayınlanmış olan İlyada ve Odessa Destanlar, aslında 2000 yıl kadar geri giden sözel bir geleneğe dayanmaktadır. Bununla birlikte, destan Milat’tan önce yedinci yüzyılda şiir olarak ilk kez yazıya geçinceye kadar üzerinden birkaç yüzyıl geçmiştir. Homeros‘un yaşadığı en büyük ozan olduğu kabul edilir. Destanlarında etkisi ancak büyük dinlerin kitaplarıyla Kültürün en eski yazılı edebi ürünleridir kahramanlarının kaderleriyle truva Savaşı günümüzde yaşamaya devam etmektedir.

İlyada Destan‘ın konusu, Truva’nın on yıllık kuşatmasına yoğunlaşsa da tüm mitoloji olaylarını kapsamaktadır. İlyada‘nın doruk noktası ise toya’nın düşmesi değil, savaşın onuncu ve son yılında Troyalı savaşçı hector ile gerek Patras ölmesidir. Ozan, Destan’da bu iki kahramanın ikili çatışmasını seçerek ve akan uzun öfkesini vurgulayarak, kişisel çatışmalar ve sonuçlarını öne çıkarmaktadır.

Sonunda Fyuse kaleyi kuşatan Grekler için, karnına en cesaretli kahramanların saklandığı kocaman tahtadan bir tur hayatı yapar. Atık kıyıya bıraktıktan sonra, gemiler güneş batışında geri dönüyorlarmış gibi yaparlar ama gerçekte yakınlardaki tosun Bozcaada arkasında demirlerler. Bilici daha oku onun çok açık uyarılarına rağmen, trol tahtası, koruyucu Tanrıları Athena’ya hediye olarak kentin içine alırlar. Greec savaşçılar gece yarısında sessizce dışarı çıkarak gemileri geri Çağıran işaret ateşini yakarlar ve arkadaşlarının girmesi için kendini kapı kapılarını açarlar.

Bu hileyle Troya fethedilir, on yıllık kuşatma sonunda kent düşer. Ancak kentin öyküsü Homerosun Destanlarında yaşamaya devam eder. Roma halkının kurucusu olarak kabul edilen mültecitı Ayas’ın hikayesi ise, Romalı şair versiin aynı hasta destanı’nda anlatılır.

Burada gördüğünüz tahta at 1975 yılında Türk sanatçı İzzet Senemoğlu tarafından tasarlanmıştır.

(3)

TROYA’DA NEDEN ÜST ÜSTE BİR ÇOK KATMAN VAR?

Hisarlık Höyüğü bazı koşulların bir araya gelmesiyle oluşmuştur:

  1. Coğrafi olarak çok elverişli konumu nedeniyle 3000 yıl boyunca sürekli yerleşim görmüştür.
  2. Yerleşmelerdeki ev duvarlarının yapımı sırasında büyük oranda güneşte kurutulmuş kerpiç kullanılmıştır. Doğu bölgelerinde yaygın olan bu yapı malzemesi, Avrupa’da ise pek bilinmez. Yeni binaların yapımı sırasında eski evlere ait yıkık kerpiçler bir işe yaramaz, önceki yapıların kalıntıları teraslanırdı. Böylece yerleşme gittikçe büyük bir höyüğe (Yapay Tepe) dönüşürdü. Arkeologlar da böylece bu tür höyüklerdeki buluntu ve yapıların yeni (üstyapı katları) ve eski (altyapı katları) olarak birbirlerinden ayırabilmektedir. Bu sayede yerleşmeye ait pekçok katman ve bunlarla ilişkili buluntular genel kronolojik gruplara ayrılabilmektedir. Bir çok yerleşim katmanı ve ilişkili buluntular geniş kronolojik dönemler halinde gruplandırılabilir. Bu gibi yedi yerleşim yeri Troya I-VII, kırk bir yapı evresinin kalıntılarını içermektedir. Bunların üstüne, Yunan (VIII) ve Roma (IX) yapılarının kalıntılar gelmektedir. Böylece yaklaşık 20 metre yüksekliğinde yapay bir tepe meydana gelmiştir.

(6)

TROYA VI – DOĞU DUVARI

Şu anda MÖ 2. ve 3. yüzyılda inşa edilen Troya Grek – Roma çağı tapınak alanının dış çevre duvarı kalıntılar üzerinde durmaktasınız (Troya VIII).

Önünüzde Troya / İlios‘a ait surlar bulunmaktadır. Bulunduğunuz yerden doğu kulesini, doğu surunu (girişi ile birlikte), hemen arkasında Troya VI geç dönemine ait “saraylar”ı (yaklaşık MÖ 1700-1250) ve savunma duvarı üzerindeki Troya VII ev kalıntılarını görmektesiniz. Troya VI büyük bir olasılıkla MÖ 1250 yılında bir depremle yıkılmıştır. Troya VIa (yaklaşık MÖ 1180) ve VIIb ise bir yangın felaketi ile sona ermiştir. Arkanızda Grek-Roma Çağı İlionu’nun aşağı kenti uzanmaktadır. Kuzeyde Çanakkale Boğazı görülmekte, Kara Menderes (antik çağda Skamander) Ovası ise batıya doğru uzamaktadır. Açık havalarda güneydoğudaki Kaz Dağları’nın (İda Dağları) zirvelerini, güneybatıdaki mezar tepesini (Üvecik Tepe) ve Ege Denizi kıyısında bir çukura benzeyen Beşik Koyu ile arka plandaki Bozcaada’yı (Tenedos) görebilirsiniz.

Doğu Duvarı ve Kale Kapısı

Tamamı 550 metre olan Troya VI surunun sadece 330 metrelik bölümü günümüze ulaşmıştır.

Önünüzdeki Troya VI surunun yapı tekniğindeki özeni ve kireçtaşı bloklarının ne denli temiz çalışılmış olduğunu görebilirsiniz. Duvar dikey girintilerle testere biçiminde örülmüştür. Bunlar üstteki yapının ahşap konstrüksiyonunun köşelerini oluşturmaktadır. Surun içe doğru eğimli alt bölümünün yüksekliği 6 metreyi, genişliği ise 4.5-5 metreyi bulmaktadır. Günümüze ulaşmamış üst yapısı ise 3-4 metre yüksekliğinde olmalıydı. Bu üst yapının yapı malzemelerini ahşap kalasların yanı sıra kerpiç oluşturmaktaydı. Bu kerpiç kesim daha sonra yerini ince bir taş duvara bırakmıştır. Üst üste binmiş iki duvarın olduğu yerde kale girişi bulunmaktaydı. Hellenistik Çağ’da girişin doğu duvarı kesilmiş, bunun hemen üstündeki tapınak alanının destek ve temel duvarları inşa edilmiştir.

Doğu Kulesi

Daha geç bir dönemde, surun üstüne yerleştirilmiş bu anıtsal kule, Troya VI’nın son dönemlerinde, son derece özenle yapılmıştır. Genişliği 11 metre olan bu kule 8 metre öne doğru çıkmaktadır. Kulenin doğu duvarının kalınlığı ise sadece 3 metreyi bulmaktadır. Ahşap bir bölümle iki katı ayrılmıştır. Giriş ise sadece ikinci kattan yapılabilmekteydi.

“Saraylar”

VIE ve VIF saraylarının 64 m2 ve 98 m2’lik tek iç mekanı vardır. Bir metre kalınındaki dış duvarları kalenin merkezine doğru yönlendirilmiş olup, planları trapez biçimindedir.

VIF sarayının batı duvarında ikinci bir kat için yapılmış hatıl delikleri göze çarpmaktadır. Taban üzerinde taştan sütun altlıkları tespit edilmiştir. İki girişi vardır. VIF binası destekleme duvarındaki gelişmiş yapı tekniği nedeniyle bu bina Troya VI döneminin sonuna (yaklaşık MÖ 1400-1250) tarihlenmektedir. Bu duvar da testere dişi tekniği ile örülmüştür. VIE ve VIF binaları arasında yaklaşık bir metrelik bir yol bulunmaktadır.

(8)

TROYA VIII IX ATHENA TAPINAĞI

Şu anda Grek ve Roma dönemi İlion kenti Athena Tapınağı‘nın ön avlusunda bulunmaktasınız. Aşağıya doğru baktığınızda höyüğün merkezindeki alt katmanlara ait geniş bir alanı görebilirsiniz. Buralar Schliemann ve Dörpfeld tarafından kazılmıştır. O alandaki mermer mimari parçalar aslen Athena Tapınağı‘na aittir. 36 metreye 16 metre ölçülerindeki plana sahip tapınak, taban kaplamalarını destekleyen Dor düzenindeki sütunlarla çevriliydi. Tapınak kirişlerinin dış yüzeyleri kabartmalarla (metoplar) süslenmişti. Bunların en ünlüsü günümüzde Berlin’de sergilenmekte olan Apollon /Helios kabartmasıdır. Tapınak olasılıkla MÖ 240-150 arasındaki dönemde neredeyse yüzyıl boyunca yapım aşamasındaydı. İmparator Augustus’un (MÖ 31 -MS 14) emriyle Roma döneminde onarılmıştı. Tapınak, Grek ve Roma dönemlerinde her yıl tanrıça Athena onuruna düzenlenen şenliklerin merkezi haline dönüşmüştü. Söz konusu şenliklerde kurbanlar kesilir ve spor yarışmaları düzenlenirdi.

(10)

TROYA II RAMPA

Buradan, Troia IIkalesine ait, kısmen restore edilmiş rampa ve savunma duvarını görmektesiniz. Troia II, Troya la-le (Troia I-orta) kalıntılarının üzerine yapılmış olup, 8 yapı evresine (IIa-IIh) sahiptir. Savunma duvarı, zaman içinde, kaleyi büyütmek için genişletilmiştir. Eski kalıntıların üstündeki yeni yapıları ve kısmen kapatılmış duvarları görmek mümkündür. Uzunluğu yaklaşık 330 metre ve genişliği 4 metre olan IIc dönemi surunun, kireç taşından bir temeli ve kerpiçten yapılmış bir üst bölümü vardı. Bu sur yaklaşık 8800 metrekarelik bir alanı çevrilmektedir.

Buradan görülebilen girişe (FM Girişi), taş levhalarla döşeli, kenarları kerpiş duvarlarla örülü, etkileyici bir rampadan çıkılmaktaydı. Doğudaki FO girişi (Pano 6), büyüklüğü ve konumu nedeniyle kalenin ana giriş kapısıydı. Buradaki yerleşme ile yol arasındaki yükseklik farkı da henüz kazılmamış bir rampa ile giderilmiş olmalıydı.

Troia II Kalesi ardında 2 metre kalınlığında dolgu bırakan bir yangın felaketi ile sona ermiştir. Schliemann, FM kapısının sol tarafında, efsanevi Priamos Hazines’ini bulmuştur. Bu buluntu, yangın tabakası ve taş rampa “Skaia Kapısı” nedeniyle Troia II şehrini, aradığı Homeros‘un Troia /İlios sanmasına yol açmıştır.

1200 yıllık bir hata yapan Schliemann, hayatının son yılında, 1890’da bu hatasını anlamıştır. 20’den fazla “Troia  Hazinesi” günümüzde, 7 şehirdeki 8 yere, II. Dünya Savaşı’ndan sonra da Moskova ve St.Petersburg’a dağılmıştır.

(11)

MEGARON – TROYA II / III

(YAKLAŞIK MÖ 2300 – 2200)

Grek tapınak planının öncüsü olan, giriş ve ana mekana sahip, uzun ve dar bir biçimi olan bir megaron yapısının önünde durmaktasınız. 1998-99 yıllarındaki kazılarda açığa çıkan bu yapı, taş temel üzerine örülmüş kerpiç duvarlara sahiptir. Doğrudan kalenin iç tarafındaki savunma duvarına bitişik olarak inşa edilen yapı 1,5 metreden daha fazla yüksekliğinde günümüze kadar korunagelmiştir. Yapının içindeki kömürleşmiş arpa taneciklerinin radyo karbon analizi, binanın son kullanım tarihinin (yangınla tahrip olmuş) MÖ 2290-2200 arasında olduğunu göstermiştir. Ortasında 1.2 m çapında bir ocak olan yapının iç duvarları beyaz ile boyanmıştı; kireç sıvalı tabanda ise hasır izleri bulunmaktaydı. Hemen kuzeye doğru sadece bir bölümü kazınmış bitişik olarak yapılmış diğer megaron yapıları bulunmaktadır. Yönünün farklı olması, bu yapının FO girişinin artık kullanımda olmadığı Troya II ve III dönemi geçiş evresine ait olduğunu göstermektedir.

(12)

TROYA I / SAVUNMA DUVARI

Burada Troya I erken ve orta dönemine ait savunma duvarının bir bölümü ile bu dönemdeki güney girişinin arkasındaki kule biçimindeki çıkıntıyı görmektesiniz. Uzun giriş sadece 2 metre uzunluğundaydı. Troya I yaklaşık MÖ 2920’de doğrudan ana kayanın üzerine yapılmıştı. Dört metre kalınlığındaki arkeolojik dolgu uzun bir yerleşim sürecine işaret etmektedir. Hafifçe içe doğru eğimli savunma duvarları, yaklaşık 90 metre çapındaki bir yerleşmeye işaret etmektedir.

Kulenin önünde, üzerinde üst kısmı olasılıkla elinde silah tutan bir insan kabartması olan en az bir adet dikiltaş (stel) bulunuyordu. Benzeri dikilitaş geleneğinin Troya‘da yüzyıllarca devam ettiği görülmekte: Bin yıldan daha fazla bir zaman sonrasında benzeri dikilitaşlar Troya VI Güney Kapısı’nın önünde yeniden görülmekte. Diğer Troya I kalıntılarını 12 nolu bilgi panosunda görebilirsiniz.

(18)

TROYA VII / VIM SARAYI

Şu anda Troya VI kalesinin güney ucunda, büyük savunma duvarının üzerinde durmaktasınız. Doğu duvarında olduğu gibi burada da sadece üst yüzeyi gözüken duvarın orijinalinin yaklaşık 5 metre yüksekliğinde olduğunu hayal edin. Solunuzda kuzeye doğru, savunma duvarının iç tarafında yer alan 27 m uzunluğundaki eğimli duvarıyla etkileyici VIM evini görmektesiniz. Bu yapı büyük kalenin en alt terasında yer almaktaydı ve kesinlikle Troya VI saray komplekslerine aitti. O dönemin çanak çömlek buluntuları sadece gelişmiş ve kendine özgü bir üslubu değil, aynı zamanda Miken ithal mallarının etkisini de göstermektedir.

Duvarlardaki dört dikey testere dişi çıkıntıları hemen göze çarpmaktadır. Taşlar özenle kesilmiştir. Burada gördüğünüz ve salt biçimsel olmayan ayrıntılar, aynı dönemin diğer Troya mimarisi cephelerinde de görülmektedir. Bu, bir yandan sarayda yaşayanların beğeni ve prestij isteğine, öte yandan üst katmanlardaki ahşap ve kerpiç yapı açısından işlevsel bir özelliğe işaret ediyor olabilir . Duvarın alt kısmında görüldüğü gibi, hiçbir boşluk ve harç olmadan birbirine geçen taşlar hatasız bir şekilde kesilmiş. Homeros da Troya/İlios’un “güzel” duvarlarından bahseder.

VIM evi ve kale duvarı arasında geniş bir yol vardır. Son dönem kazıları yolun VIM evinin üzerinden devam ettiğini ortaya koymuştur. L planlı VIM evinin içinde, işlevleri kısmen bilinen pek çok oda yer almaktadır. Depolama kapları (pithoslar) korunageldiği için, buranın depolama mekanları olduğu sonucuna varılmıştır. Birkaç tane merdiven, korunagelmiş olması da ikinci bir katın varlığına işaret etmektedir. VIM evinin dış duvarları gibi Troya VI dönemine ait diğer yapılar da kalenin merkezine doğru yönlendirilmişlerdir. Bu da yapıların arasından geçen aynı genişlikteki caddelerin kalenin merkezine doğru devam eden ortak bir mimari plana sahip olduğuna işaret etmektedir. VIM evi sonraki Troya VIIa döneminde genişletilerek kullanılmaya devam edilmiştir. Dar evler ise, doğrudan kale duvarlarının iç kısmı yönünde inşa edilmiştir iç kesimi yönünde inşa edilmiştir. Bunların temellerini hemen arkanıza, batı yönünde görebilirsiniz.

(19)

KUTSAL ALAN – TROYA VIII – IX

Antik dönem kaynakları ve bazı sonuçlarından bildiğimiz kadarıyla Troya, Grek ve Roma döneminde önemli bir dini merkezdi.

Önümüzdeki kutsal alan, MÖ sekizinci yüzyılın erken evrelerinde inşa edilmiştir. Kutsal alan, Troya VI ve VII aşağı kentinin kalıntılarının içine yapılmış ve etrafı bir duvarla çevrilmiştir. Çok fazla değişiklik yapılmış olsa da Helenistik ve Roma döneminde de kullanılmaya devam edilmiştir. Kutsal alanın etrafındaki duvar da bir çok kez değiştirilmiştir. Kutsal alanın yukarı bölümünün ortasında, MÖ 7. yüzyılın sonu ya da 6. yüzyıla ait kireçtaşından yapılma sunak (Nr.1) vardır. Bitimindeki yarı yuvarlak bölümü, geç dönem sunakları (Nr.4) ya da adak çukurunun altında (Nr.8) görülebilmektedir. Kutsal alanın aşağı bölümünde, bir tanesi Arkaik (Nr.2) diğeri ise Helenistik dönemde (Nr.3) yapılmış iki sunak daha bulunmaktadır. Aynı zamanda kuyu şeklinde adak kuyuları da (Nr.8,9) buraya eklenmiştir. Kutsal alanın özenle işlenmiş dört köşe kuzey duvarı ise (Nr.10) Troya VI sur duvarı’nın önünde yer almaktadır. Bunlar Helenistik dönemde yapılmıştır. Kutsal alanın iki bölümü de anlaşıldığı üzere MÖ 3. yüzyılda onarılmıştır

Kutsal alan, MÖ 85 yılında Romalı komutan Fimbria’nın İlion kentini yıkması sırasında oldukça tahrip verilmiştir. Büyük bir olasılıkla İmparator Vespasian döneminde (MS 69-79) onarım çalışmaları kapsamında daha yüksek bir noktaya yeni bir sunak (Nr.5) yapılmıştır. Onun yanında ise, olasılıkla yapılan dini törenleri seyretmek amacıyla inşa edilmiş tribün merdivenleri (Nr.11) yer almaktadır. Kutsal alanın hangi tanrılara adandığı ise tam olarak bilinmemektedir. Buradaki komplekste bulunan çok sayıda terakota (pişmiş toprak) Kibele ve olasılıkla Troyalı kahraman Dardanos’a ait atlı figürler, uygulanan kült konusunda bazı ipuçları vermektedir

Arka planda yeni kazı alanlarını görebilirsiniz. Burada kutsal alanın diğer bölümleri açığa çıkartılmış ama aynı zamanda Troya V, VI ve VII dönemini de kapsayan MÖ ikinci binin tümüne ait tabakalanma da elde edilmiştir. Söz konusu bu evreler, buradaki eski dönem katmanlarının üzerine daha sonra yapılan kült yapıları sayesinde günümüze gelmiştir.

(20)

(W)İLİOS WİLUSA AŞAĞI KENTİ

TROYA VI GEÇ DÖNEMİ

Önünüzde, Batı’daki kale duvarının dışındaki Troya VI geç – VII aşağıkenti (MÖ 14. ve 13. yüzyıl) yer almakta. Kaleye giden taş döşeli yolun iki tarafı boyunca birbirine bitişik olarak inşa edilmiş evlerin dayanıklı taş temelleri belirgin bir şekilde görülmekte. Özellikle dikkati çeken ise, temel planın neredeyse tam olarak korunagelmiş, arkaya doğru mekanları bulunan iki katlı Troya VI İ dönemi teraslı evdir. Burada, kültsel törenlerde kullanılmış olduğu tahmin edilen tunçtan yapılma bir heykelcik ve boğa biçimli bir kap bulunmuştur. Turoya VI’nın sonuna işaret eden depremden sonra VI U Girişi kapatılmış ve caddenin yönü değiştirilmiştir. Yerleşme öylesine yoğun bir şekilde yapılmıştır ki, eski cadde ve alanlar bile, evler ve ek yapılardaki – buradan da görebileceğiniz gibi – büyük depolama kapları (pitos) ile doldurulmuştur. Troya VIIa(=VIi), çok sayıda silah, yangın izleri ve iskeletler bir savaş yaşandığının göstergeleridir. Balkanlardan göçenler VIb2 döneminde (MÖ 12. yüzyıl sonu) Troya‘ya geldiklerinde yerleşme alanı olasılıkla kale ve hemen bitişiğiyle sınırlıydı.

(21)

BİTKİ ve HAYVAN TÜRLERİ

Bulunduğunuz yükseklikten ovaya doğru baktığımızda günümüz doğal çevresine ne kadar yoğun tarım yapıldığını görürsünüz. Homeros’un İlyada Destanı’nda da yaklaşık 20 bitki türünün adı geçer. Arkeobotanik veriler ise 300 fazla türün olduğunu ortaya koymuş

Günümüzde artık göç zamanında az sayıda kuş türü Troya çevresine gelmekte; örneğin uzun süredir turna kuşu görülmemektedir. Buna rağmen Karamenderes Çayı’nın kum setleri çavuşkuşu, kızılbaşlı örümcek kuşu ve yeşilkertenkele gibi türler için uygun yaşam alanları sunmaktadır. Başka yerlerde çok seyrek olan orkide ve iris çiçeğinin değişik türleri burada halen yetişmektedir. “Troya Tarihi Milli Parkı”nın temel amacı Troya‘daki söz konusu bu çeşitli doğal ve kültürel mirası korumaktır.

(23)

KÜÇÜK TİYATRO (ODEİON)

TROYA IX

Şu anda, müzikli gösteriler, konferanslar ve diğer etkinliklerin yapıldığı Roma Odeion’un önünde durmaktasınız. İleride ise Troya VI kale duvarı ve aynı döneme ait, geriye sadece bir tek sütunu kalmış Troya VI Payeli Ev’ini görmektesiniz. Arkanızda ise Roma İmparatorluğu dönemine ait, bir bölümü kazılmış hamam yapısı bulunmakta. Odeion, hamam ve pek uzak olmayan Bouleuterion (meclis binası) kentte günlük yaşamın geçtiği agoranın bitişiğinde yer almaktadır. Odeion‘un yarım daire biçimde orkestrası, üzerinde gerçek boyutlardan daha büyük Hadrian (MS 117-138) heykelinin olduğu “skene” olarak tanımlanan sahne yapısıyla çevrilmişti. Sahnenin karşısında kireç taşı bloklarından yapılmış, oval geçişlerden oluşan oturma sıraları yer almaktaydı. Odeion olasılıkla, yakınlarda yer alan Ajaks’ın mezarını yeniden yapmak için MÖ 124 yılında Troya’yı ziyaret eden Hadrian’ın onuruna yapılmıştır. Dış taraftan destek duvarları bulunamamış olmasına rağmen, olasılıkla bir çatıyla kaplıydı.

(24)

LUWİ MÜHRÜ

1995 yılında bulunan iki yüzeyli dış bükey tunç mühür, Troya’nın Tunç Çağı’nın en eski yazılı belgesi olma özelliğini taşımaktadır. Anadolu hiyeroglifi ile yazılmış bu yazı, normalde Hititler tarafından mühürlerde ya da anıtsal yazıtlarda (ikincisinde genel olarak Luwice) kullanılırdı. Bir yüzünde (1.yüz) yazarın ismi, diğer yüzünde ise (2.yüz) kadının ismi eksik olarak seçilmektedir. Bu buluntu, Troia VIIb2 dönemi katmanında, yaklaşık olarak MÖ 1130’a tarihlenen bir evin içerisinde ortaya çıkmıştır. Mühürde dikkati çeken ise, o dönemlerde alışılmış olduğu gibi taştan değil, tunç‘tan yapılmış olmasıdır. Birinci yüzde adamın üç hece ile yazılan ve bir olasılıkla Tarhunt-nu olarak okunabilen adı geçiyor; sonra ise yazıcının işini tanımlayarak, taşıyıcısına şans dileniyor. İkinci yüzde ise “iyi” ve “kadın” işaretleri okunabiliyor.

(25)

TROYA VI – VII

GÜNEY KAPISI

Şu anda, olasılıkla kalenin ana girişi olan Troya VI dönemine ait Güney Kapısı’nın hemen önünde durmaktasınız. Kapıdan günümüze sadece giriş yolu kalmıştır. Doğrudan kaleye doğru giden yol tümüyle taş plakalarla kaplanmıştı. Yolun ortasında ise olasılıkla Troya VII’ye tarihlenen üstü kapalı bir drenaj kanalı yer almaktadır. Güney Kulesi (10 metreye 9,5 metre ölçülerinde) Troya VI’nın son dönemlerinde kale duvarına eklenmiştir. Yapımı Doğu Kulesi’ne benzeyen duvarlar, doğrudan ana kayanın üstüne yapılmış ve 2 metre yüksekliğinde korunagelmiştir. Kulenin hemen önünde ise eski Anadolu kent kapıları kültünü gösteren çok sayıda dikilitaş (stel) bulunmaktadır.

“Payeli Ev”

Solda, Güney Kulesinin arkasındaki paye (taş sütun), Troya VI dönemi evlerinden en büyükleri arasında yer alan, yaklaşık 27 metreye 12,5 metre boyutlarındaki “Payeli Ev”in yerini göstermektedir. Evin içinde, büyük olasılıkla tavanı ya da ikinci bir katı taşımak için kullanılan iki taş sütun yer almaktaydı.

Buluntular

Troya VI katmanlarının en yaygın buluntuları “Anadolu Gri Malı” olarak tanımlanan, çoğunlukla dalga desenli gri renkli çanak çömleklerdir. Bunlar çok uzaktaki Yunanistan anakarasında da bulunmuştur. Miken ithal malları Troya’nın uzak bölgeler arası ticaret içerisinde önemine işaret etmektedir. Bu buluntular aynı zamanda eski çağ’da Ege’nin iki büyük gücü olan Troya ve Miken arasındaki ekonomik ilişkileri de göstermektedir.

(26)

MECLİS BİNASI ve REVAK

TROYA VIII-IX

Şu anda Gre Roma döneminin ‘una ait meclis binasının önünde durmaktasınız. Binanın bir kısmı Troya VI duvarının üzerindedir. İç bölüm meclisin işlerini kendi arasında gerçekleştirebilmesi amacıyla dört tarafından duvarla çevriliydi.

İlias Athena Kutsal Alanı

Akropolisdeki İlias Athena Kutsal Alanını çevreleyen revak, 100 metreye 100 metre boyutlarında, üç yüzeyi olan bir yapıdır. Dış duvarı kireç taşıdan yapılmış ve iç alanı ise Marmara Adası mermerinden yapılma Dor düzeni sütunları ile çevrilmiştir. Revak, MÖ 250-150 yılları arasındaki Athena Tapınağını da kapsayan yeni kent duvarı inşa planının bir bölümüdür. Revak arşitravında bir tanesi MS 2. yüzyıla, diğeri ise MÖ 3. yüzyıla tarihlenen en az iki adak yazıtı vardır.

Ziyaretçiler portikoya agora‘nın karşısındaki geçiş binasından (porplaia) girmektedir. Geçiş binası, Atina akropolünün‘deki Mnesikles anıtsal girişi ve Bergama‘daki Atina Polias Nikephoros kutsal alanı ile benzerlik gösteren bir şekilde, Dorik revaklar ile kapılar ve İyon tarzı sütunlarla süslenmiştir.

 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *