Birkaç gündür devam eden şiddetli yağmurlardan sonra bugün nihayet hiç yağmayacak olduğunu öğrendimde PetkimTrek’in organize ettiği bu etkinliğin çok güzel geçeceğine olan inancım iyice artmıştı zaten. Sabah saatlerindeki son bulutlar da öğleden sonra kaybolup, güneş neredeyse bunaltacak kadar parlamaya başladığında, Gaziemir’den başlayarak Balçova’ya kadar süren yürüyüş, neredeyse yaz sıcağı koşullarında devam etti diyebilirim.

Gaziemir’e 8:08’de ulaşan banliyoda Aliağa’dan gelen Petkim’li dostlarla buluşup, diğer yerlerden gelenlerle toplam 7 arkadaş bir kahvehanede sabah çayı içerken ilk sohbetleri yaptık. Sonrasında cadde boyunca ilerleyip Gaziemir’in eskiden buluşma yerimiz olarak bildiğimiz meydanı geçip nihayetinde toprak bir yoldan doğaya çıkabildik. Burada peşimize takılan iri bir köpek bir süre bize eşlik ettiyse de, bisikletli gruptan sonra bir patikaya vurduğumuzda bizi takibi bıraktı.

Bugün rehberliğimizi yapan Zafer Gürhan, önceki günlerdeki yoğun yağışların dere geçişlerimizi zorlaştıracağını düşünerek daha ziyade sırtları takip eden patikaları tercih edeceğini söyledi. Bu nedenle vadilerin yukarılarına doğru yoladığımızdan, ilk saatlerden itibaren, İzmir Körfezi taraflarını uzaklarda bir yerde görme imkanımız oldu hep.

Bu bölge, İzmir’e yakın en geniş orman alanıdır belki de. Ancak ne yazık ki, böyle güzelim doğa cenneti yerlerde bile büyük taşocakları yeşil tepeleri mahvetmektedir. Nitekim, sanki İzmir’de orman alanı olmayan yer yokmuş gibi, bir taşocağı işletmesi yolları ve çakıl heyelanları ile doğa katliamı yaşatıyor buralarda. Ne diyeyim, “Allah Belalarını Versin!”, hem bunların hem de bunlara izin veren iktidarların.

Ormandaki taşocağı doğa katliamı şokunu geçtikten sonra sırttan devam ederek Trazlı köyü yakınlarına kadar geldik. Uzaktan yeşiller içindeki köye yakın bir açıklıkta hatıra fotoğrafı çekerken önümüzden meleyerek geçen bir koyun sürüsüne eşlik eden köpekler, biraz da usülen(!) bize havlıyorlardı.

Önümüzdeki yeşil vadilerden sonra çok uzaklarda gibi gözüken körfez taraflarındaki Balçova’ya ulaşmak için parkuru belirledik. Kısa bir öğle molası verdikten sonra yürüyüşe devam ederek kimi zaman iniş yaptık kimi zaman tırmanış. Bazen dere kenarlarından yürüdük bazen sırtlardan aştık ve nihayet suları çekilmiş Balçova baraj göletinin doğu koluna ulaştık. Bundan sonrası artık çok belirgin olan patikadan devam ederek 150 metre yükseldik ve Balçova’yı gördük.

Balçova sırtlarındaki toprak yoldan devam ederken körfez manzarası izlemek çok keyifli oldu. Bugün pazar ve çok güzel bir hava olmasına karşın, hemen şehrin dibindeki bu muhteşem güzel yemyeşil tepelere karayolu ile bile rahatlıkla ulaşılabileceği halde, ortalıklarda hiç kimselerin olmamasını çok yadırgadığımı yazmadan edemeyeceğim. Doğanın yeşil örtüsünden şehrin asfalt zeminine ayak bastıktan sonra, caddeler ve evler arasından biz de şehirdeki kalabalığa karıştık!

Bu biraz uzun fakat o ölçüde de güzel etkinlikte çektiğim fotoğraflardan hazırladığım albümü, aşağıdaki linki tıklayarak izleyebilirsiniz:

Not: Aşağıdaki fotoğrafları, herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.

Gaziemir etkinliklerimin listesi: